Sarıgöl'de uzun yıllardır en önemli sorunlardan biri, sulama sularında yaşanan azalma. Bu soruna dikkat çekmek ve suyun doğru kullanımı konusunda farkındalık oluşturmak amacıyla, Sarıgöllü çiftçilerin de katılımıyla 'Bağcılıkta Yüksek Verim Almada Gübreleme ve Sulama Teknikleri' konulu bir toplantı düzenlendi.
Sarıgöl Ziraat Odası’nda gerçekleştirilen toplantıya, Manisa Bağcılık Araştırma Enstitüsü’nden Dr. Pınar Doğan, Ziraat Yüksek Mühendisi Mustafa Sacit İnan, Toros Gübre Danışmanı Ayhan Coşkun, Prof. Dr. Emin Bülent Yörükoğlu ve Manisa Ticaret Borsası Ziraat Mühendisi Özlem Çetin konuşmacı olarak katıldı. Toplantıya ayrıca Sarıgöl Üzüm Üreticileri Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Yusuf Tüfekci ile Sarıgöllü üreticilerde katılım sağladı.
Toplantıda konuşan Yüksek Ziraat Mühendisi Mustafa Sacit İnan, dünya nüfusundaki artış ve bunun tarımsal üretime etkileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İnan, dünya nüfusunun şu anda 8.2 milyar olduğunu ve bu sayının 2030 yılında 8.5 milyara, 2050 yılında ise 9.7 milyara ulaşmasının beklendiğini belirtti. Bu nüfus artışı doğrultusunda, mevcut tarımsal üretimin yüzde 70 oranında artırılması gerektiğine dikkat çekti.
İnan,“ Dünya nüfusunun giderek artıyor ve buna karşın tarım alanları da her geçen gün azalıyor. 1990 yılından 2023 yılına kadar geçen sürede, 4 milyon 835 bin futbol sahası büyüklüğünde tarım alanı kaybedildi. Nüfus arttıkça tarım alanları azalıyor. Bu nedenle birim alandan elde edilen verimi artırmak zorundayız. Bu da bizi daha fazla gübre, ilaç ve su kullanımına yönlendiriyor. Ürünü korumak şart. İşte bu noktada kültürel mücadele dediğimiz yöntemler devreye giriyor,” dedi.
İnan ayrıca sulama konusuna da değinerek, dünya genelinde mevcut su kaynaklarının yüzde 70’inin tarımsal sulamada, yüzde 20’sinin sanayide ve sadece yüzde 10’unun evsel kullanımda değerlendirildiğini belirtti. Bu veriler, su kaynaklarının ne denli kritik ve dikkatli kullanılması gerektiğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Dr. Pınar Doğan: "Tarımda Su Tüketimi ve Su Ayak İzi Göz Ardı Edilmemeli"
Toplantıda konuşan Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Pınar Doğan, küresel su kaynaklarının durumu ve tarımda su tüketimi hakkında çarpıcı bilgiler paylaştı.
Dünyanın toplam su potansiyeline bakıldığında, bu kaynakların yaklaşık %70’inin tarımda kullanıldığını belirten Dr. Doğan, "İnsanların içme ve yeme gibi temel ihtiyaçlarında kullandıkları su oranı ise %1’in bile altındadır. Günümüzde zaten sınırlı olan su kaynaklarımız üzerindeki baskı her geçen gün artmakta," dedi.
Kişi Başına Düşen Su Miktarı Azalıyor
Mevcut verilere göre, Türkiye’de kişi başına düşen yıllık su miktarının şu anda yaklaşık 1500 metreküp olduğunu ifade eden Dr. Doğan, bu rakamın 2030’lu yıllarda 900 metreküplere kadar gerilemesinin beklendiğini söyledi. Bu durumun Türkiye’yi "su stresi altındaki ülkeler" kategorisine soktuğuna dikkat çekti.
Tarımda Su Tüketimi %77’yi Aşıyor
Doğan“Biz suyun %77’sinden fazlasını tarımda kullanıyoruz. Gelişmiş ülkelerde bu oran daha düşük çünkü teknolojik yatırımlarla sulama verimliliği artırılmış durumda. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise suyun büyük kısmı hâlâ geleneksel yöntemlerle tüketiliyor,” dedi.
Su Ayak İzi: Üretimin Görünmeyen Maliyeti
Dr. Doğan, ayrıca “su ayak izi” kavramına da değindi. Üretilen her ürünün arkasında bir su tüketimi olduğunu belirterek, su ayak izinin üç bileşenden oluştuğunu açıkladı:
Mavi Su Ayak İzi: Yüzey ve yeraltı sularını ifade eder.
Yeşil Su Ayak İzi: Yağmur sularının kullanımıdır.
Gri Su Ayak İzi: Kirli suyu temizleyebilmek için gerekli tatlı su miktarını gösterir.
Kuru Üzüm Örneği: 1 Kilo İçin 1000 Metreküp Su
Dünya Su Raporu’na göre tarımsal üretimde, özellikle kuru üzüm gibi bazı ürünlerin çok yüksek miktarda suya ihtiyaç duyduğuna dikkat çeken Dr. Doğan, “Sadece 1 kilo kuru üzüm üretmek için yılda yaklaşık 1000 metreküp su harcanıyor. Bu da suyun her damlasının ne kadar kıymetli olduğunu açıkça ortaya koyuyor,” ifadelerini kullandı.
Suyun geleceğini korumak için hem üretimde hem tüketimde bilinçli davranılması gerektiğini belirten Dr. Pınar Doğan, su yönetimi politikalarının daha akılcı, sürdürülebilir ve verimli hale getirilmesinin artık bir tercih değil, zorunluluk olduğunu vurguladı.
Toplantıya katılan çiftçiler, anlatılan bilgilerin kendileri açısından gayet önemli olduğunu dile getirdiler.