Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen MÜSİAD 28. Olağan Genel Kurulu'nda ekonomi başta olmak üzere gündem ile alakalı birçok konuda açıklamalarda bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda dünyanın ve ülkemizin en büyük sorunlarından birisi olan enflasyon özelinde, ''Yıllık enflasyon 11 aydır kesintisiz düşüyor. İnşallah devamı da gelecek" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyi Erdoğan açıklamalarına şu şekilde devam etti;
Hayatımızı birçok alanda alt üst eden kovid salgınının sağlık boyutunu 3 yıl önce geride bıraktık ancak küresel ekonomideki sarsıntıları halen devam ediyor. Salgın döneminde son 60-70 yılın zirvelerine çıkan enflasyondaki direnç halen kırılamadı. Gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen restleşmelerin de olumsuz etkisi bir miktar daha devam edecek.
Geniş bir yelpazede riskler giderek artıyor. Küresel ekonomi fırtınalı bir denizde ilerlemeye çalışıyor. Projeksiyonlarımızı buna göre yapmanın en akıllı tercih olacağına inanıyoruz. Hükümet olarak fırtınalı sularda gemiyi limana ulaştıracak, plana programa sahibiz.
Bundan 2 sene önce hayata geçirdiğimiz reform programı ile ekonomimizin temellerini güçlendirdik.
Makro finansal istikrarı sağladık. Kalıcı ve sürdürülebilir büyüme için sağlam bir temel oluşturduk.
Son 2 yılda çok ciddi mesafe kaydettik. Yıllık enflasyon 11 aydır kesintisiz düşüyor. İnşallah devamı da gelecek. Mali disiplinden de taviz vermiyoruz. Depremin yaralarını hızla sararken, tasarruf tedbirlerini de bu yıl sürdürüyoruz.
Kayıt dışılık her şeyden evvel haksız rekabettir. Devletin görevi hesabını kitabını doğru tutanı, işini kurallara uygun yürüteni korumaktır. Dolayısıyla kayıt dışıyla mücadeleden de geri adım atamayız.
Dış dengede de tablo olumlu. Altın hariç tutulduğunda cari fazla veriyoruz. Petrol fiyatlarındaki düşüş lehimize işliyor. İstihdamda da tarihi seviyelerdeyiz. İşsizlik oranımız %7,9’a geriledi. Son 20 yılın en düşük seviyesine işaret etmektedir.
Gelişmelere bağlı olarak iç ve dış talepte geçici yavaşlamalar olabilir. Bunlar gayet doğaldır. Kapsayıcı bir büyüme hedefiyle yolumuza devam ediyoruz.
Programın ne denli dayanıklı olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Malum çevrelerin operasyonu ellerinde patladı. Rezervlerimiz yeniden artmaya başladı. Türkiye’nin gelişmekte olan ülkeler arasında pozitif ayrıştığına şahit olacağız. Yatırım, üretim, ihracat, istihdam ile birlikte kaliteli büyüme ilkemizi koruyoruz.
İhracatçımızın, çiftçimizin kredilerde finansman giderinin büyük kısmını devlet olarak biz üstleniyoruz. Çiftçimizin her 10 liralık finansman giderinin 7 birimini biz ödüyoruz.
Geçtiğimiz yıl yatırım taahhütlü avans kredisi programı doğrultusunda toplamda 300 milyar liralık kaynak ayırmıştık. Son derece avantajlı yatırım kredisi sunuyoruz. Bundan istifade çağrımızı buradan MÜSİAD camiasına yapıyorum. Hit30 programı kapsamında 2030’a kadar toplam 30 milyar dolarlık destek vereceğiz. Batarya, elektrikli araç ve çip yatırımları için şu anda çağrımız açık. Yakında yeşil hidrojen gibi alanlarda da yeni çağrılara çıkacağız.
İhracatçımız için de çok ciddi desteklerimiz var. İhracat yalnızca döviz geliri değildir. Üretimdir, istihdamdır. Günlük reeskont kredi limitini 4 milyar TL’ye çıkarttık. Eximbank sermayesini 4 kat yükselttik. 2024'te ihracatçılarımız 171 milyar TL ek maliyetten kurtuldu. Eximbank tam 49 milyar dolarlık finansman sağladı. Yılın ilk 4 ayında 15,7 milyar doları kullandırdık. Kim üretmek istiyorsa, kim yatırım yapıyorsa, istihdam sağlıyorsa biz yanındayız.
Muhalefetin siyaseti centilmence bir rekabet yerine yıkıcı bir husumetle yürütme isteği aşılmaz bir duvar gibi karşımıza çıkıyor. Aktörler değişse de bu zihniyette zerre düzelme olmuyor. Ana muhalefet partisinin genel başkanı çıkıyor kendi ülkesini yabancı aktörlere şikayet ediyor. Boykot çağrılarıyla yerli ve milli markalara zarar veriyor. İhracatçılarımıza zarar veriyor. İstihdam sağlayan sanayicilerimize zarar veriyor. İş dünyamıza zarar veriyor.
Sayın CHP genel başkanı kusura bakmasın bunun adı ekonomik tetikçiliktir, ispiyonculuktur. Hiç kimse muhalefet ediyorum diye ekonomisini batırmaya çalışmaz, firmalarımızı hedef göstererek onlara zarar verme peşinde koşamaz. Kantarın topuzu kaçmıştır. Siyaseti marjinalleştirmek bu ülkeye yapılacak çok büyük bir kötülüktür.
‘Hükümet yara alsın da Türk ekonomisine ne olursa olsun’ hastalıklı bir zihniyettir. Türkiye bu siyaset tarzını 12 Eylül’den, 28 Şubat’tan çok iyi bilir. Gezi kalkışmasından çok iyi bilir... CHP’nin süratle normalleşmesi şart...
Buradan herkesi, özellikle de muhalefet aktörlerini sükunete davet ediyorum. Türkiye’nin kutuplaşmaya değil, iç cephesini güçlendirmeye ihtiyacı var. Bölgemizde ve dünyada tansiyon bu kadar yükselmişken, yangına körükle gitme yanlışından bir an önce dönülmesini tavsiye ediyorum.