İzmir ve çevresinde artan kuraklık, bölgedeki baraj seviyelerini kritik düzeye düşürerek bazı ilçelerde su kesintilerine yol açtı. Yaşanan bu su krizinin geçici olmadığını, iklim değişikliğiyle kalıcı hale gelen bir sorun olduğunu belirten Yaşar Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Safari, sürdürülebilir çözümlere odaklanılması gerektiğini vurguladı.

Simav Eynal Domatesi' seraları denetlendi
Simav Eynal Domatesi' seraları denetlendi
İçeriği Görüntüle

A W519249 01

Doç. Dr. Safari'nin liderliğinde, Ege Bölgesi'nde gelecekte yaşanabilecek kuraklık senaryolarının incelendiği bir bilimsel çalışma yapıldı. Bu araştırmada CMIP6 iklim modeli verileri kullanılarak, orta ve yüksek emisyon senaryoları çerçevesinde bölgenin 2100 yılına kadar nasıl bir kuraklık eğilimi göstereceği analiz edildi. Çalışmaya, İstanbul Gelişim Üniversitesi'nden Dr. Mustafa Nuri, Bursa Teknik Üniversitesi'nden Doç. Dr. Babak Vaheddoost ve yüksek lisans öğrencisi Farzad Rotbeei de katkı sağladı.

A W519249 02

Verimli havzalar tehdit altında

Araştırma, 2041-2100 döneminde şiddetli ve aşırı kuraklık ayı sayısının en yüksek olduğu bölgelerin Büyük Menderes Havzası (Aydın-Denizli-Muğla hattı) ile Küçük Menderes Havzası'nın batı kesimleri (Çeşme, Seferihisar, Selçuk ve çevresi) olduğunu gösteriyor.

Bu alanlarda toplam 160 ayın üzerine çıkan kuraklık değerleri dikkat çekiyor. Küçük Menderes'in doğu kesimlerinde ve Gediz Havzası'nda ise kuraklık riski devam ediyor. Orta emisyon senaryosuna göre 2070-2099 arasında kurak ay sayısında yüzde 26 artış öngörülürken, yüksek senaryoda bu oran yüzde 40'a yaklaşıyor.

Araştırmada ayrıca, aylarca sürebilen ve 15 aya kadar uzayabilen kurak dönemlerin oluşabileceği, bunun da tarımsal üretim, içme suyu temini ve ekosistem dengesi açısından ciddi tehditler doğuracağı belirtildi.

Doç. Dr. Safari, "Bu veriler ışığında özellikle İzmir'in tarım, içme suyu ve ekosistem dengesi açısından büyük risk altında olduğunu söyleyebiliriz. İklim değişikliği, artık soyut bir kavram değil. Ege Bölgesi gibi hassas alanlar, hem sıcaklık artışı hem de buharlaşma nedeniyle çift yönlü baskı altında. Tarımsal üretim, içme suyu temini ve ekolojik denge tehlike altında. Bu çalışmamızda geleceğe dair net bir tablo ortaya koyduk: Adaptasyon ve bütüncül su yönetimi politikaları bir an önce hayata geçirilmeli" dedi.

Neler yapılabilir?

Doç. Dr. Safari atılması gereken adımları şöyle sıraladı:
"- Yeraltı su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı için izleme ve sınırlama sistemleri geliştirilmeli.
- Tarımsal sulamada modern ve su tasarruflu teknikler yaygınlaştırılmalı.
- Şehir şebekelerindeki su kaçakları hızla önlenmeli.
- Kuraklık erken uyarı sistemleri bölgesel düzeyde kurulmalı.
- İklim projeksiyonlarına dayalı uzun vadeli su yönetim planları hazırlanmalı.
- Yenilenebilir enerji yatırımları artırılarak karbon ayak izi azaltılmalı.
- Alternatif su kaynakları devreye alınmalı; atık sular tarımda kullanılmalı, deniz suyu arıtma tesisleri kurulmalı".

Kaynak: İHA