Fahrettin Er, zeytin toplama ritüelini sadece bir iş değil, yaşamın gerçek anlamını hissetmenin ve doğayla güçlü bir bağ kurmanın yolu olarak tanımlıyor. Er, "Çalışmak ibadettir, rızkını çıkarmak ibadettir. Biz de trekking yapıyormuş gibi kendi arazimizde işimizi yapıyoruz" diyerek emeğin kutsallığını vurguladı.

Er, zeytin tanesini sadece bir ürün olarak değil, aynı zamanda "toprağa dokunan ellerin, rüzgarla dans eden dalların ve güneşin sıcaklığının bir armağanı" olarak görüyor. Zeytin toplarken zamanın yavaşladığını, insanın doğanın ritmiyle uyumlandığını ifade eden Er, "Çalışmak, burada sadece bir zorunluluk değil, yaşamla kurulan güçlü bir bağdır. Elleriniz toprakla buluştuğunda ruhunuz da huzurla dolar" dedi.

İki Yıllık Yağ İçin Trekking Keyfinde Hasat

Çalışacak işçi bulamadıklarını fakat emeğin en kutsal değer olduğuna inandıklarını belirten Er, samimiyetsiz çiftçi portrelerine de eleştiri getirdi. Tütün tarlasında doğduğunu ve hakiki çiftçiliği bildiğini söyleyen Er, "Ben bazı politikacılar gibi, çiftçi gününde köy ziyaretinde şapka giyip, kasket giyip, boynuna yağlık sarınıp görüntü verenlerden değilim" dedi ve söze şöyle devam etti;

"Zeytin toplamak, doğayla insan emeğinin buluştuğu anlamlı bir yolculuktur. Sabahın ilk ışıklarıyla başlayan bu ritüel, sadece bir iş değil, aynı zamanda sabrın ve emeğin simgesidir. Her bir zeytin tanesi, toprağa dokunan ellerin, rüzgarla dans eden dalların ve güneşin sıcaklığının bir armağanıdır. Zeytin toplarken zaman adeta yavaşlar, insan doğanın ritmiyle uyumlanır.

Manisalı öğrenciler, Mars'ta maden işleyen prototipi yaptı!
Manisalı öğrenciler, Mars'ta maden işleyen prototipi yaptı!
İçeriği Görüntüle

Yorulan ellerin ve alın terinin ödülü ise doğanın bereketiyle dolu sepetlerdir. Çalışmak, burada sadece bir zorunluluk değil, yaşamla kurulan güçlü bir bağdır. Her bir tanede doğanın cömertliğini, emeğin anlamını ve sabrın değerini hissedersiniz.

Zeytin ağacından kopan her meyve, sadece bir ürün değil, aynı zamanda emeğinizi, sabrınızı ve doğaya duyduğunuz sevgiyi simgeler. Çünkü çalışmak sadece kazanç için değil, yaşamın gerçek anlamını hissetmek içindir. Elleriniz toprakla buluştuğunda ruhunuz da huzurla dolar.

Doğup büyüdüğüm köyün olan Sancaklıbozköy'de babamdan miras kalan zeytin bahçesindeyim. Kendi yiyecek zeytinyağımı çıkarmak için beş gündür zeytin topluyorum. Üç öğretmen, bir doktor beş gündür zeytin topluyoruz. İki yıllık yiyeceğimiz çıksın diye, Çalışmak ayıp değil, günah değil, suç değil, ellerim çizilmesin diye eski çoraplardan eldiven yaptım.

Hava soğuk olduğu için şapkayla çalışıyoruz, zeytin de; bir yıl var, bir yıl yok, bu yıl var. İki yıllık yağın çıkması lazım, biz bundan memnunuz. Çünkü çalışmak ibadettir, rızkını çıkarmak ibadettir, biz de trekking yapıyormuş gibi kendi arazimizde işimizi yapıyoruz.

İşçide bulamadık gerçi hoş, emek en kutsal değerdir. Çalışmak en güzel eylemdir. Ben bazı politikacılar gibi, çiftçi gününde köy ziyaretinde şapka giyip, kasket giyip, boynuna yağlık sarınıp görüntü verenlerden değilim. Tütün tarlasında doğduğum için hakiki çiftçiyim."

Muhabir: Ahmet Çoşkun