1943 yılında Bulgaristan’da genetik görme kaybıyla dünyaya gelen Raif Kurt, 1951 yılında ailesiyle birlikte Manisa’nın Salihli ilçesine göç etti. Gençlik yıllarında bir süre görme yetisini kısmen kullanabilen Kurt, 20 yaşındayken görme yetisini tamamen kaybetti. Buna rağmen hayattan kopmayan Kurt, uzun yıllar çobanlık ve tarım işçiliği yaparak geçimini sağladı.
Hayatını büyük ölçüde yalnız sürdüren Raif Kurt, günlük işlerini bugüne kadar kendi imkanlarıyla yürütmeye çalıştı. Kurt’un bu zorlu yaşam yolculuğundaki en büyük destekçileri ise eşekleri oldu. Bugüne kadar iki eşekten faydalanan Kurt, Bulgarca’da “eşek” anlamına gelen “Magare” adını verdiği eşeğiyle tam 24 yıldır aynı yolu paylaşıyor.
Sahiplendikten sonra bir süre rehber eşliğinde yol eğitimi verilen Magare, bugün Raif Kurt’u Kurtuluş Mahallesi’ndeki evi ile Karaağaç mevkisinde bulunan tarla evi arasında güvenle taşıyor. Kurt, görme engeline rağmen bu yolculukları tek başına yaparak bağımsız yaşamını sürdürmeye devam ediyor.
Geçmişine dair de konuşan Kurt, babasının Bulgaristan’da büyük sıkıntılar yaşadığını ve tüm mal varlıklarını geride bırakarak Salihli’ye göç etmek zorunda kaldıklarını anlattı. Türkiye’de sıfırdan bir hayat kurduklarını ifade eden Kurt, zorlu koşullarda çalışarak hayata tutunduklarını dile getirdi.
Yaşadığı zorlukları anlatan Raif Kurt, “Bu dağlarda adım basmadığım yer yok. Keçi güderken gözlerim iyice görmez olmaya başladı. Keçiler uçuruma gidiyordu, onları durduramıyordum. Beş kez uçurumdan düştüm ama ölmedim. Demek ki bugünlere kadar yaşayacakmışız” sözleriyle yaşadığı hayat mücadelesini özetledi.




