Prof. Dr. Havlucu, grip aşısının hastalıktan korunmada en etkili yöntem olduğunu vurgulayarak, "Aşının koruyucu etkisi uygulamadan iki hafta sonra başlar ve koruyuculuğu 6-8 ay sürer. Ekim ve Kasım ayları grip aşısı için en uygun dönemlerdir" dedi.
Soğuk havaların vücudu etkileyen birçok faktörü tetiklediğini ifade eden Prof. Dr. Havlucu, özellikle hareketsizlik, kansızlık, tiroidin yavaş çalışması, menopoz, güneş ışığı eksikliği, diyabet ve kalp hastalığı gibi durumların üşümeyi artırdığını belirtti. Prof. Dr. Havlucu, "Soğuk vücuttaki tüm sistemleri yavaşlatabilir. Hareketsizlik üşümeyi arttırır, bu nedenle üşümeye karşı hareket etmek en iyi yöntemdir" uyarısında bulundu.
Astım ve KOAH hastalarının soğuk havalarda nefes darlığı, öksürük ve hırıltı atakları yaşayabileceğine dikkat çeken Prof. Dr. Havlucu, bu kişilerin sıcak ortama geçip nefes açıcı ilaçlarını kullanmaları gerektiğini söyledi.
Soğuğun sinir uçlarını etkileyerek ani ve şiddetli ağrılara yol açabileceğini dile getiren Prof. Dr. Havlucu, yüz felçleri, mide-bağırsak krampları ve kalp damar spazmlarının da soğuk havalarda görülebileceğini kaydetti.
Viral enfeksiyonların artış nedenlerine de değinen Prof. Dr. Havlucu, "Hava soğuduğunda insanlar kapalı alanlara yöneliyor. Bu da virüslerin yayılması için uygun ortam oluşturuyor. Soğuk algınlığında ateş hafif veya yoktur, gripte ise yüksek ateş, baş ağrısı ve halsizlik daha belirgindir. Soğuk algınlığında özel bir tedavi gerekmez, gripte ise destek tedavisi uygulanır" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Havlucu, risk grubundaki kişilerin mutlaka hekim kontrolünde hareket etmesi gerektiğini belirterek, "Hasta kişiler hekim önerisi dışında ilaç kullanmamalı, kalabalık ortamlara girmemeli, maske takarak bulaşmayı önlemelidir" uyarısında bulundu.
