Manisa'nın Soma ilçesinde yer alan Darkale Köyü, bakir kalmış doğası ve tarihi dokusuyla ziyaretçilerini adeta zamanda yolculuğa çıkarıyor. Antik çağlarda Trakhoula olarak bilinen bu yerleşim, binlerce yıldır doğayla uyum içinde varlığını devam ettiriyor.
Manisa'nın Tarihi Hazinesi Darkale Köyü...
Köyün en dikkat çekici yapılarından biri olan Kırk Oluk Camii, Bizans ve Osmanlı dönemi parçalarının bir arada kullanıldığı eşsiz bir eser. Caminin ismini, çevresindeki bol su kaynaklarından aldığı söylenmektedir.
Köyün sakinleri, geçmişte Darkale'nin önemli bir ticaret merkezi olduğunu, tabakhaneleri ve yedi adet camisiyle gelişmiş bir yerleşim yeri olduğunu dile getiriyor. Aydın vilayetine bağlı bir kaza olduğu ve tüm Ege'ye çarık üretimi yapıldığı söylenmektedir fakat, 1980'li yıllarda madencilik faaliyetlerinin hız kazanmasıyla birlikte köyün terk edilmesi, bu zengin tarihi dokunun kaderine terk edilmesine yol açmıştır.
Darkale'nin kendine has mimarisi, burayı yeni bir turizm cazibe merkezi haline getirme potansiyeli taşıyor. Helenistik dönemde Trakhoula olarak bilinen antik yerleşimin adı zamanla evrimleşerek günümüze Darkale olarak ulaşmıştır. Soma’nın dağlık yamacında inanılmaz etkileyici bir konumda var olmuş bu yerleşim doğanın ve insanlığın bin yıllarca uyum içindeki birlikteliğini kanıtlar niteliktedir.
Misya’nın güney sınır kentlerinden birisi olan Trakhoula’dan bahseden yazılı kaynaklar geç roma dönemi piskoposluk kayıtlarında geçer. 13. yüzyılda Türklerin bölgeye yerleşmesi ile Türk mimarisinin nitelikli örnekleri günümüze ulaşmıştır.
Bir çok yapıda köyün 2000 yıllık serüvenine dair bir çok iz görülebilmektedir. Hala araçların giremediği dar sokakları, her köşede karşımıza çıkan antik kalıntıları, 300 yılı aşkındır ayakta duran cumbalı evleri, geçitli evler ve camileri ile nefes kesen bir antik yerleşim yeridir.
Anadolu’nun Son Osmanlı Kalesi
Darkale Köyü, adeta zamana meydan okuyan bir hazine. "Anadolu'nun Son Osmanlı Kalesi" olarak anılan bu eşsiz yerleşim, Helenistik dönemde Trakhoula adıyla biliniyordu. Köy, daracık sokakları, 300 yılı aşkın süredir ayakta duran cumbalı evleri, geçitli evleri ve camileriyle adeta açık hava müzesini andırıyor.
Tarihi Darkale Köyü...
Darkale Köyü, Şehirden uzakta, adeta zamanda yolculuk vadeden bu saklı cennet, şimdi turizme kazandırılmaya hazırlanıyor. Köyde başlatılan restorasyon çalışmalarıyla tarihi dokunun korunması ve köyün Manisa turizmi için yeni bir cazibe merkezi haline getirilmesi hedefleniyor.
Köyün adı, etrafındaki "kara dere" ve "kalelerden" esinlenerek "Darkale" olarak anılıyor. Yüzyıllık evleri, ahşap işlemeli cumbalı pencereleri, dar ve taş döşeli sokaklarıyla Darkale, fotoğraf meraklıları ve doğa yürüyüşü tutkunları için eşsiz bir rota sunuyor.
Manisa'nın termal turizm ve bağcılık gibi alanlara ek olarak alternatif turizmde de öne çıkmasını sağlayacak olan Darkale, özellikle büyük şehirlerin gürültüsünden kaçmak isteyenler için ideal bir kaçış noktası haline gelecek. Köyün temiz havası, sessizliği ve doğal güzellikleri, ziyaretçilere unutulmaz bir deneyim sunmaya hazırlanıyor.
Darkale Köyü, antik çağlardaki adı ise Trakola, dar bir vadide yer aldığı için bu adı aldığını düşünülüyor. İsmi ise evrilleşmiş. Köyün Osmanlı mimarisini koruduğunu, birçok cumbalı evin orijinal haliyle durduğunu ve antik Trakola'dan kalma mimari parçaların ev ve cami yapımında kullanıldığını bilinmektedir. Köyün manzarasının etkileyici olduğunu ve doğası bozulmamış nadir köylerden biri.
Osmanlı'dan bile eski olabileceğini düşündüğü kemerli bir çeşmeyi gösteriyor. Köyün en özel yapısı olan Kırk Oluk Camii'ne giden sokaktan bahsediyor ve kullanılmayan ancak nostaljik bir yapı olan köy odası ile kahvehaneyi gösteriyor. Asırlık evlerin cumbalarının ahşap üzerine oturtulduğunu ve hala sağlam olduğunu belirtiyor.
Köyde birçok farklı tarihi döneme ait parçanın bulunduğunu, özellikle Geç Roma ve Bizans döneminden kalma devşirme malzemelerin çok olduğunu söylüyor. Bir heykel kaidesi olabilecek bir parçayı gösteriyor. Köyün tarihine değiniyor.
Yıpranmış Osmanlı evlerinin arasından Kırk Oluk Camii'ne doğru indiklerini ve bu yolculuğun doğanın içine doğru olduğunu belirtiyor. Köyün otantik ve görülmeye değer bir yer olduğunu, gezi listesine eklenmesi gerektiğini tavsiye ediyor. Orijinal kalmış bir evi ve Osmanlı döneminden kalma kurumuş çeşmeleri de hala vardır.
Caminin mimarisine değiniyor; desenlerin ve figürlerin olduğunu, ahşap çatılı bir taş cami olduğunu ifade ediyor.Cami kapalı olduğu için içine giremediğini, ibadet için kullanılan minareli caminin yukarıda olduğunu söylüyor. Caminin arka tarafına baktığını ve inanılmaz bir coğrafya olduğunu belirtilmektedir.
Antik yerleşimin de bu vadide olabileceğini, bu yüzden kalıntıların cami etrafında görüldüğünü düşünüyor. Antik köyün Akropol'ünün yani yönetim merkezinin köyün zirvesinde olduğunu, bugün Darkale Kalesi olarak anılan yapının bu zirvelerde bulunduğunu anlatılmaktadır.