CHP Genel Başkanı Özgür Özel, "Kimseyi darbe ile tehdit etmiyoruz. Kimseyi kaba kuvvetle tehdit etmiyoruz. Ama birisi darbeye kalkarsa, sandığı almaya kalkarsa, bir takım yollarla bu milletin elinden seçimi almaya kalkarsa bu millet kendi elleriyle sandığı geri getirir. Ondan hiç kimse fazladan kabadayılığa girişmesin.

‘Birinci partiyim’ diyeni seçim bekliyorum"

Sandık gelecek, hepiniz gideceksiniz. 2 Kasım’da yüreği yeteni seçime bekliyorum. ‘Birinci partiyim’ diyeni seçim bekliyorum. Kendine güveneni seçime bekliyorum. Kasımpaşa delikanlısıysan seçime bekliyorum. Bizim yiğidim, aslanım Silivri’de yatıyor. Afişini yasaklat, fotoğrafını yasaklat, pankartını yasaklat, sesini yasaklat.

Bir vesikalığını koyacağım oraya yine yenecek seni. Hadi senin devletin bütün imkanlarına karşı Ekrem Başkan'ın bir vesikalığı. Var mı cesaretin?" dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu , CHP'li belediyelere yönelik yeni operasyonların ardından CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in başkanlığında toplandı. MYK'nın ardından Özgür Özel açıklama yaptı. Özel, şöyle konuştu:

"Türkiye bir yol ayrımında artık arkadaşlar. Tüm muhalefet, AK Parti ve MHP’nin siyaseti dahil tehdit altında. Bir avuç insan bu ülkeyi vesayetle yönetmeyi kafaya takmış. Ve devletin bin yıllık geleneği tehdit altında. Artık bu mücadele ya demokrasi ya otokrasi mücadelesi. Sandığa sahip çıkma mücadelesi.

Herkes tarihteki yerini alacak. Bir tarafta sandığı koruyanlar, bir tarafta Tayyip Bey’e ve onun korkularına teslim olanlar. Devletin şerefli yargı mensuplarını, bürokratlarını, vicdan sahibi siyasetçilerini bir kez daha uyarıyoruz. Yargıtay Başkanı’nın, Meclis Başkanı’nın, Türk Hava Yolları Genel Müdürü’nün, AK Partili belediye başkanlarının sorgulanmadığı sorularla, CHP’li belediye başkanlarına soru soramazsınız. Orada bin katı varken, burada ispatsız bir meseleden kimseyi tutuklu yargılayamazsınız.

"AK Partililer var mısınız? Gelin beş ve 10 yıl geriye dönük olarak kim ne kadar zenginleşmiş hepsini görelim"

AK Parti il ve ilçe başkanı bulamıyor siyasi ahlak kanunu çıkarırsa. Siyasi ahlak kanunu çıkmış olsaydı eğer siyasetin finansmanı, seçimlerin finansmanı, siyasi partilerin alabileceği yardım, milletvekillerinin, kendi belediye başkanlarının şeffaf mal durumları… Artı bunlar yetmezmiş gibi önce Mahmut Tanal üç yıl önce… Bu sene Grup Başkanvekilimiz olarak grubumuz adına tek imza ile Gökhan Günaydın verdiği teklifte Cumhurbaşkanı, bakan, meclis başkanları, Cumhurbaşkanı yardımcıları, bakan yardımcıları, eşleri, belediye başkanları beş ve 10 yıl geriye dönük olarak…

Tabii o zaman MASAK’ın böyle bir kurum olduğunu yeni öğreniyoruz. ‘MASAK eliyle’ diyor ve ‘Tüm kamu kayıtları açıklanarak son beş ve 10 yılda edindiğimiz mallar açıklansın.’ Var mısınız? Var mısınız? Gözünüzün içine baka baka soruyorum: AK Partililer var mısınız? Gelin beş ve 10 yıl geriye dönük olarak kim ne kadar zenginleşmiş hepsini görelim.

Var mısınız belediye başkanlarınız için, birinci derece yakınları için. Ya utanmazlığın da bir haddi var. Kendi elindeki pisliği biz kir göstermiyoruz diye bembeyaz bir sayfa olan CHP belediyeciliğine karşıdan çamur atmaya çalışıyorsunuz. Bu kadarına gerçekten şapka çıkarılır. Hem bu kadar kirli bir işin içinde olacaksınız.

Kendiniz biliyorsunuz. Eğer AK Parti’de bu belediyecilik meselesinde kir paçadan, çamur paçadan, pislik paçadan akmıyorsa namerdim, şerefsizim. Haydi çıksın biriniz ‘AK Parti’de bunlar varsa namerdim, şerefsizim’ deyin. Biriniz çıkın konuşun. Biriniz konuşun. Suçsuz günahsız insanları kötülemek kolay.

"Madem birinci partisin, gel. Allah’ın korkağı. Allah’ın korkağı, sen birinci parti olsan parende atarak sandığa gidersin"

Haydi gelin herkese eşit uygulanacak bir yasa çıkaralım. Hadi, özel yetkili savcılık, özel yetkili mahkemeler kuralım ama liyakatine hepimizin inandığı, güvendiği, öyle AK Gençlik’ten devşirme, avukat bürosundan, AK Parti Gençlik Kollarından kürsüye oturttuklarınızdan değil.

Gerçekten tarafsızlığına, gerçekten vicdanına güvendiğimiz, her türlü güvencesi olanlar herkesi sorgulasın. Bu kadar terbiyesizliğin, bu kadar artık utanmadan, sıkılmadan kendindeki durumu karşı tarafı söyleyip, elindeki televizyonuyla, gazetesiyle milleti inandırmaya çalışmayın. Buradan Erdoğan’a bir kez daha meydan okuyorum. Gittin yurtd ışına, dönüşte uçakta, 13.00’e kadar ambargolu, 13.00’te bütün televizyonlar verecek. O uçaktaki bütün gazetecilerin hepsine söylüyorum. Nasıl oluyor kayıt? Sorular belli. ‘Soruyu ben kendi kafamdan sordum’ diyen çıksın.

Sorular belli. Cevapları Erdoğan veriyor. Kayıt alıyor musunuz arkadaşlar? Bir tane bant kaydını yayınlayacak var mı? Beni arayıp dinletecek var mı, ‘Ben aldım kaydı’ diye. Kayıt yasak. Kim kaydediyor? İletişim Başkanlığı, kim redakte ediyor, virgülüne, noktalı virgülüne kadar? Soru da çok net bir şekilde soru.

‘Cumhuriyet Halk Partisi, meydanlara topluyor’ diyor ki ‘meydanlar’ sorunun içinde var. ‘Çağırıyorlar ama meydanlar kalabalık değil’ diyor. Meydanlar kalabalık değilse Allah benim belamı versin. Meydanlar kalabalıksa onu öyle yazanın belasını versin. Millet görmüyor mu; meydan kalabalık mı, değil mi? ‘CHP’ diyor, ‘Anketlerde önde olduğunu iddia ediyor.

’ Erdoğan cevap veriyor, neresi yaralı oradan cevap veriyor. ‘Onlar kadar biz de anket yaptırıyoruz. AK Parti birinci partidir.’ Sorun yok o zaman. Hodri meydan, 2 Kasım Pazar. Madem birinci partisin, gel. Aday da olabiliyorsun. Vereceğiz oyu. Meclis’te erken seçim kararını aldıracağız. Madem birinci partisin, gel. Allah’ın korkağı. Allah’ın korkağı, sen birinci parti olsan parende atarak sandığa gidersin.

"Orada oturacağıma ilk seçimlerde siz sepetlenene kadar hapiste yatmayı göze almışım ben"

Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti. Her geçen gün farkı açıyor. Sen her geçen gün yetişemeyeceğin için ‘Akın koş, çelme tak’ diyorsun. Dün çelmenin adı İstanbul, bugün Adana, öbür gün Adıyaman, öbür gün Antalya. Cumhuriyet Halk Partisi’nde yolsuzluk yapan varsa, hırsızlık yapan varsa, suça bulaşan varsa Allah da belasını versin, biz de vereceğiz belasını.

Ama bu kadar tertemiz insanlara, 108 gündür iftira, iftira iftira. Şimdi çıkmış, Adıyaman’a saldır, Antalya’ya saldır, Adana’ya saldır. Neden? Günlerdir yalvarıyor bana. ‘Gel Ankara’da otur.’ Güya mitinglerden rahatsız değilmiş. ‘Ankara’da otur, İstanbul’da miting yapma.’ Açık açık söylüyor. ‘Ekrem’i bırak.’ Orada bir tane de kılıç koymuş tepeme.

Yok 30 Haziran, yoksa 8 Eylül. ‘Gel partinin başına geç.’ Senin icazetinle partinin başında oturacağıma namusumla Silivri’de Ekrem Başkanın yanında yatarım seçime kadar. Yok öyle şey. Ha ‘Ankara’da otur. Ankara siyaseti yap.’ Bu akşam Amasya siyaseti yapıyorum 20.30’da.

Aynı anda canlı yayında meydanda Adıyaman’da da verecekler. Adana’da da verecekler: Antalya’da da verecekler. Çarşamba akşamı İstanbul’da. Ya Sancaktepe ya Kartal. Yine bağıracaklar ‘Diplomasız Erdoğan’ diye. Çatla. Yine bağıracaklar, ‘Erdoğan istifa’ diye. Patla. Bu kadar vicdansızlık, insafsızlık, yüzsüzlük. Bunun sonunda halen daha rüşvet teklif ediyor.

''Siyasi rüşvet teklif ediyorlar''

Siyasi rüşvet teklif ediyorlar. Özgür Özel gelirmiş, arkadaşlarını savunmayı bırakırmış, partisini bırakırmış, otururmuş. Orada oturacağıma ilk seçimlerde siz sepetlenene kadar hapiste yatmayı göze almışım ben. Bir yolu var susturmanın. Onu da anam, babam, evladım üzülmesin diye ben söylemiyorum, yiyorsa sustur.

O zaman da bu millet sana ne yapacağını bilir. Ha meydandan korkma korkmama meselesi… Kork kardeşim. Bak o meydanlarda şu anda prova yapıyoruz. 81 ilde sen fragman izliyorsun, fragman. Korku filmini izleteceğim sana. Sen kötüleş, senden beter kötüleşmeyen ne olsun… Korku filmini size izletmeyen ne olsun.

Fragman izliyorsunuz 2 milyon kişiyle. Gün gelecek bak, sandığı ortadan kaldırmaya kalma. Efendi gibi sandıkla gideceksin. Aha da 2 Kasım ortada. 2 Kasım’a sen sandık koymazsan, kasıma ben bir sandık koyarım. Koyar mıyım, koymaz mıyım he beraber bakarız. Yok, sen sandığı elden almaya kalkarsan, sandığı hangi ellerle kurduysak, o ellerle kurtarırız.

O eller Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet Paşa’nın elleri. Memleketi önce kurtaran, sonra da biz kazandık diye kılıçla, kalkanla, tüfekle değil sandıkla yöneten eller onlar. O sandık kurulana kadar ne mücadele verildiyse, o sandık korunsun diye de o mücadele verilir. Ondan sonra Mısır’daki meydanı izlediğiniz gibi televizyondan izlersiniz Türkiye’deki o demokrasi meydanlarını.

"Hadi senin devletin bütün imkanlarına karşı Ekrem Başkanın bir vesikalığı"

Kimseyi darbe ile tehdit etmiyoruz. Kimseyi kaba kuvvetle tehdit etmiyoruz. Ama birisi darbeye kalkarsa, sandığı almaya kalkarsa, bir takım yollarla bu milletin elinden seçimi almaya kalkarsa bu millet kendi elleriyle sandığı geri getirir. Ondan hiç kimse fazladan kabadayılığa girişmesin. Sandık gelecek, hepiniz gideceksiniz. 2 Kasım’da yüreği yeteni seçime bekliyorum. ‘Birinci partiyim’ diyeni seçim bekliyorum. Kendine güveneni seçime bekliyorum. Kasımpaşa delikanlısıysan seçime bekliyorum. Bizim yiğidim, aslanım Silivri’de yatıyor.

Afişini yasaklat, fotoğrafını yasaklat, pankartını yasaklat, sesini yasaklat. Bir vesikalığını koyacağım oraya yine yenecek seni. Hadi senin devletin bütün imkanlarına karşı Ekrem Başkanın bir vesikalığı. Var mı cesaretin? Çık karşımıza görelim bakalım el mi yaman, bey mi yaman? Bu millet kimi seçiyor? Devletin ordusuna, devletin hakimine, savcısına, MİT’ine bilmem neyine güvenip, kumpasla bilmem neyle, planla, programla bu işin başında kalamazsınız.

Bu ülke bu sandığı nasıl getirdiyse öyle korur kardeşim. Şu kadarını söyleyeyim, bugün uçakta sorduruyorsun, ‘Özgür Özel halkı sokağa davet ediyor.’ Ettiğim gün, ‘Sokağa davet ediyorum’ dedim, geldiler. 10 gün yasak koydun, 1 milyon kişi her gece toplandılar.

"Demokrasi eylemlerine davet ediyorum''

Ben şimdi halkı eylem yapmak üzere önceden bildirdiğimiz, etrafında güvenlik önlemlerinin alındığı meydanlarda demokrasi eylemlerine davet ediyorum. Sokağa davet edeceğim günü ben bilirim. O gün sen ne hale düşeceğini kendin düşün. Ama bana bu milleti sokağa davet ettirme.

Aklını başına topla. Şimdi yarından itibaren bundan sonraki süreci tartışmak üzere yarın akşamüstü Parti Meclisi, Pazartesi günü ben Bolu’da duruşmadayım, erken saatlerde il başkanı, ben geldikten sonra il başkanları toplantısı, akşamüstü bütün milletvekilleriyle toplantı, akabinde Merkez Yönetim Kuruluyla alınan bütün kararların toplanması ve bundan sonraki sürecin değerlendirilmesi.

Bugün dünden daha kararlıyız. Yarın da bugünden daha kararlı olacağız. Herkes hesabını, kitabını buna göre yapacak. Bir adım geri adım atan namerttir. Bir kelime eksik konuşan namerttir. Bir santim alçalan, bir santim eğilen namerttir. Biz bir kelime eksik konuşursak bu milleti susturacaksınız. Bir adım geri gidersek bu ülkeyi 100 yıl geri götüreceksiniz. Bir santim eğilirsek bu millete diz çöktüreceksiniz.

Kasapoğlu, Ödemiş'te incelemelerde bulundu!
Kasapoğlu, Ödemiş'te incelemelerde bulundu!
İçeriği Görüntüle

''Sen yüzde 29 ile orada oturtmam''

Bu milletin karşısında millete saygı duyacaksınız. Kendiniz diz çökeceksiniz. 24 yıldır sizi seçtiler. Bir teşekkür etmediniz. Bir kere seçmediler burnundan getiriyorsunuz. Seçme haklarını ellerinden alıyorsunuz. Seçtikleri belediye başkanlarını alıyorsunuz. Geleceğin Cumhurbaşkanını hapse atıyorsunuz.

Bu, tarihin önemli bir kırılma noktasıdır. Bundan sonraki süreçte de herkes ayağını denk alsın. Erdoğan’a son sözüm. Eski hocasının, Erbakan hocanın oğlu da iştirak edince çok ağrına gitmiş. Tekrar ediyorum. Seni yüzde 29 ile orada oturtmayacağız Erdoğan. Seni yüzde 29 ile orada oturtmam. Hiç rahat etme, aparatlarına güvenme, etrafındaki şakşakçılar bakma. Birileri altını oyuyor. Birileri kazan kaynatıyor. Birileri sana gaz veriyor, ‘Bir şey olmaz, sen şöyle yaparsın, böyle yaparsın’ diye. Senden büyük millet var. Milletin dediği olacak. Biz millet ne derse oradayız.”

Kaynak: İHA