Sarıgöl'de düzenlenen seminerde işletmecilere modern ticaretin riskleri anlatıldı. Yoğun katılımla gerçekleşen programda, Ramazan Yaşar, e-fatura ve banka kayıtları gibi dijital verilerin Maliye tarafından anında görülebildiğini belirterek, "Artık görünmez hiçbir hareket yok" uyarısında bulundu ve açıklamalarda bulundu.
Yaşar, geleneksel ticaretin artık geride kaldığını ve günümüz dünyasında her işlemin banka, Maliye ve diğer kurumlar tarafından takip edildiğini belirtti. E-fatura, e-defter ve POS cihazı kayıtlarının birbiriyle karşılaştırıldığını söyleyerek, "Eskiden işler daha basitti, kasa defteri vardı. Ama bugün dünya değişti. Bankalar her işlemimizi kaydediyor, Maliye her hareketi görebiliyor" dedi ve söze şöyle başladı;
“Bugün burada sadece bir seminer yapmak için bir araya gelmedik. Burada aslında ticaretimizin kalbini, geleceğimizi, huzurumuzu konuşuyoruz. Hepimiz ticaret yapıyoruz; kimimiz market işletiyoruz, kimimiz üretim yapıyoruz, kimimiz hizmet veriyoruz.
Ama ortak bir derdimiz var: İşlerimizi doğru yapmak, bankalarla sorun yaşamamak, maliye ile karşılaşınca ceza riskinden uzak durmak ve muhasebe kayıtlarımızı güvenli yürütmek. Eskiden işler daha basitti; kasa defteri vardı, kimse fazla sorgulamazdı.
Ama bugün dünya değişti. Bankalar her işlemimizi kaydediyor, Maliye her hareketi görebiliyor. E-fatura, e-defter, e-arşiv, POS kayıtları, banka ekstreleri… Hepsi birbiriyle karşılaştırılıyor. Artık görünmez hiçbir hareket yok.
Ticarette Karşılaşılan Temel Riskler
“Ticarette akla hep şu geliyor: malı al, sat, üzerine kâr koy, yoluna devam et. Ama perde arkasında bazı riskler var ki, bir gün kapımızı çaldığında yılların emeğini götürebiliyor. Bir müşterim bilançosunda kasasında 800 bin TL gösteriyordu. Dedim:
‘Abi, gerçekten bu para kasanda mı?’ ‘Yok hocam, ama defterde öyle gözüküyor.’
Kasada para görünüyorsa bu para gerçekten orada olmalı. Eğer ortaklardan alınan bir borç varsa, doğru kaydı yapılmalı. Eğer parayı kasadan çektiysek, karşılığını belgelemeliyiz. Çünkü maliye gelip sayım yaparsa ve para yoksa, açıklayamazsak ceza kaçınılmazdır.
"Her satış için fiş veya fatura kesmeliyiz. ‘Küçük satış, önemli değil’ dememeliyiz"
Bir esnaf nakit satış yapıyor, fiş kesmiyor. Sonra parayı bankaya yatırıyor. Sistem otomatik olarak bunu Maliye’ye bildiriyor. İki yıl sonra incelemede şu soru geliyor: ‘Bu para neyin nesi?’ Belge yoksa sıkıntı büyüyor. Her satış için fiş veya fatura kesmeliyiz. ‘Küçük satış, önemli değil’ dememeliyiz. Bugün küçük görünen yarın büyük sorun olabilir.
Bir işletme bankadan kredi çekiyor ama muhasebeye bildirmiyor. Banka krediyi kendi kayıtlarında gösteriyor, Maliye de görüyor. Ama işletmenin defterinde yok. Üç yıl sonra denetimde çıkıyor. Aynı şekilde ortağından para alıyor, kayda sermaye yazıyor ama belge yok.
Her işlem için basit de olsa bir sözleşme yapmalıyız. Ortağın koyduğu parayı ortaklar kurulu kararıyla belgelemeliyiz. Krediyi muhasebeciye hemen bildirmeliyiz. Birçok işletme stoklarını doğru takip etmiyor. Raflarda mal var, ama kayıtlarda görünmüyor. Veya kayıtta mal var, ama depoda yok. Denetimde maliye ilk önce buna bakıyor: ‘Bu mal gerçekten var mı?’ Stok takibini düzenli yapmalıyız. Yılda en az bir kez fiili sayım yapıp muhasebe ile karşılaştırmalıyız.
"Maliye bankadan günlük raporu alıyor, arada farkı görüyor"
“Banka aslında ticaretin görünmeyen ortağıdır. Her lira giriş çıkış, bankanın bilgisayarında kayıtlıdır. Bir işletme POS cihazından günlük satışlarını alıyor ama muhasebeye sadece ay sonunda bildiriyor. Günlük 2.000 TL satış yapıyor, ama ay sonunda sadece 40.000 TL bildiriyor. Maliye bankadan günlük raporu alıyor, arada farkı görüyor ve ceza yazıyor.
POS gelirlerini günlük olarak muhasebeye bildirmeliyiz. Banka ile muhasebe kaydı birebir tutmalı. Bankalar her gün küçük küçük kesintiler yapıyor. EFT ücreti, kredi faizleri, dosya masrafları… Bunları kayda almazsanız, işletmenin gideri düşük çıkar. Sonuçta daha fazla vergi ödersiniz. Banka ekstrelerini ay sonunda muhasebeciye vermeli, her masrafı gider kaydettirmeliyiz.
Birçok işletme bireysel krediyle şirket harcaması yapıyor. Bu hem banka hem Maliye için riskli. Banka belgesini ister, Maliye sorar: ‘Bu para nereden geldi?’ Şirket için ticari kredi kullanmalıyız. Bireysel krediyle işletme finanse etmek hem banka hem vergi açısından büyük risk yaratır.
"Şirket kartı ile şahsi kartı ayırmalıyız"
Bazı işletmeler şahsi kredi kartından şirket harcaması yapıyor. Ay sonunda kimse ayıramıyor. Şirket kartı ile şahsi kartı ayırmalıyız. Aksi halde muhasebede karışıklık olur, denetimde sorun yaşarız.”
“Maliye artık teknolojiyi çok etkin kullanıyor. Her şey entegre: e-fatura, e-defter, SGK, banka. Bir işletmede ortak şirketten sık sık para çekiyor. Kayda alınmamış. Yıllar sonra denetimde ‘örtülü kazanç dağıtımı’ deniyor. Vergi + ceza çıkıyor.
Ortaklardan alınan veya verilen paralar mutlaka belgeli olmalı. Sözleşme, karar defteri, dekont. Ne gerekiyorsa yapılmalı. Bir işletme gideri fazla göstermek için sahte fatura alıyor. Kısa vadede vergi düşüyor. Üç yıl sonra Maliye tespit ediyor, hem vergi hem ceza çıkıyor.
Gerçekten olmayan hiçbir faturayı kullanmamalıyız. Bugün avantaj gibi görünen yarın ceza olarak döner. Bir müşteriden alacağımız var ama yıllardır tahsil edemiyoruz. Defterde hala görünüyor. Alacak tahsil edilemiyorsa şüpheli alacak karşılığı ayırmalıyız. Böylece hem bilançomuz gerçekçi olur hem de vergi avantajı sağlar.
Gördük ki ticaret sadece mal alıp satmak değil. Ticaret, banka ile uyumlu çalışmak, Maliye’ye şeffaf olmak ve muhasebeyi düzenli tutmaktır." ifadeleriyle konuşmasını bitirdi. Ardından program soru cevap ile son buldu.