Denizli Milletvekili Sema Silkin Ün, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmada tarım politikalarına ilişkin dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Küresel ölçekte yeni bir tarım düzenine doğru gidildiğini ifade eden Ün, “O gün geldiğinde elimizden topraklarımız alınmamış, tarım vasfını yitirmemiş olmalı” dedi.
Toprağın stratejik bir varlık olduğuna vurgu yapan Ün, 1 santimetre toprağın oluşumunun yaklaşık 250 yıl sürdüğünü hatırlatarak, Anadolu’nun 10 bin yıllık tarım kültürünün korunması gerektiğini söyledi. Ün, “Toprağın, tohumun ve mevsimin kadim bilgisi yaşamalı. Anadolu’nun tarım hafızası canlı kalmalı” ifadelerini kullandı.
Küresel sistemin tarımı tekelleştirmeye çalıştığını savunan Ün, kırsal alanların üretimden bilinçli şekilde koparıldığını ileri sürdü. Tarımsal AR-GE bütçelerine ilişkin çarpıcı bir karşılaştırma yapan Ün, Hollanda’da tek bir üniversitenin tarım AR-GE’sine ayırdığı bütçenin 39 milyar lira olduğunu, Türkiye’de ise TAGEM’e bağlı 49 araştırma enstitüsünün toplam bütçesinin yalnızca 2,2 milyar lira seviyesinde kaldığını belirtti. Ün, “Tek bir üniversitenin bütçesi, Türkiye’de tarıma ayrılan AR-GE bütçesinin 17 katı” dedi.
Gıda güvenliği konusuna da dikkat çeken Ün, Türkiye’de üretilen meyve ve sebzenin yüzde 90’ının iç piyasada tüketildiğini hatırlatarak, denetimlerdeki eşitsizliğe sert tepki gösterdi. İhraç edilen ürünler için 100 bin analiz yapıldığını, iç piyasaya sunulan ürünler için ise yalnızca 25 bin analiz gerçekleştirildiğini söyleyen Ün, “Hans’ın yediği domatese 100 bin analiz, Hasan’ın yediği domatese ‘Allah kerim’ deniliyor. Bu millet zehirleniyor, hastalanıyor, ölüyor” ifadelerini kullandı.
Mevcut gıda politikasını “yabancıya garantili gıda, millete zehirli gıda” sözleriyle eleştiren Ün, pestisitlerin ciddi bir tehdit olarak görülüyorsa analiz kapasitesinin artırılması gerektiğini vurguladı. Ün, yetkililere “Vatandaşın gıda güvenliğini sağlamak mı göreviniz, yoksa mevcut laboratuvarların kotasını korumak mı?” sorusunu yöneltti.
Konuşmasının sonunda tarım ile şehirler arasındaki bağın kopmasının ciddi sonuçlar doğuracağını dile getiren Ün, “Toprakla bağı kopan şehirler ne nesilleri koruyabilir ne de üretimi” dedi. İklim politikaları adı altında çiftçiyi toprağından uzaklaştıran her yaklaşımın bir çevre politikası değil, “bir medeniyetin tasfiyesi” olduğunu savunan Ün, alınacak kararların Türkiye’nin tarımsal geleceğini belirleyeceğini ifade etti.




