Prof. Dr. Tuncay Dilci, yoğun dijital uyaranlara maruz kalan beyinlerde yapısal ve işlevsel değişimler yaşandığını belirterek önemli açıklamalarda bulundu. MR, bilgisayarlı tomografi ve EFMR gibi görüntüleme tekniklerinden elde edilen bulgulara göre, dijital uyaran yoğunluğu beynin gerçek hayatla kurduğu doğal uyumu zayıflatıyor.

Paketli gıda tüketimi çocuklarda obezite ve erken ergenliği artırıyor
Paketli gıda tüketimi çocuklarda obezite ve erken ergenliği artırıyor
İçeriği Görüntüle

Bu durum, işlem hacminde daralma, düşünsel tembellik, dikkat eksikliği ve karar verme mekanizmalarında bozulma gibi sonuçlara yol açabiliyor. Dijital ortamların sunduğu hızlı beğeni–onay kültürü, beynin ödül sistemini yeniden şekillendirirken dopamin dengesinde bozulmaya neden olabiliyor.

Beynin çürümesine benzer işlev kaybı riski var

Dijital çağın etkilerinin sanılandan daha derin olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Dilci, beynin sürekli dijital uyaranlarla beslenmesinin onu gerçek hayatla kurduğu ritimden uzaklaştırdığını söyledi.

“Beynimiz dijital uyaranlara maruz kaldıkça gerçek hayat uyumu zayıflıyor. Bu da işlem hacminde daralma ve tembelleşmeye yol açıyor. Buna bağlı olarak beynin çürümesine benzer işlevsiz bir durumla karşı karşıyayız” diyen Dilci, özellikle dijital kolaycılığa alışmış bireylerde dikkat, planlama ve düşünme becerilerinde belirgin bir yavaşlama gözlendiğini ifade etti.

Sosyal Medya Bağımlılığı Beyinde Daralma Ve Işlev Kaybı Riskini Artırıyor .1

Ödül sistemi çöküyor, stres ve kaygı artıyor

Yapılan ölçümlerde ödül–ceza mekanizmasını yöneten dopamin dengesinde belirgin bozulmalar tespit edildiğini belirten Dilci, dijital ortamların yarattığı hızlı uyarıcı akışının beyinde bir çeşit “zamanlama sapmasına” yol açtığını söyledi.

Dilci’ye göre bu bozulma, bireylerde stres artışı, kaygı, dürtü kontrol sorunları ve ani öfke patlamaları gibi davranışsal problemlere dönüşebiliyor.

Gri madde azalması agresyonu tetikliyor

Ayrıca, bazı görüntüleme bulguları gri madde hacminde azalmaya işaret ediyor. Bu durum, duygusal kontrol mekanizmalarının merkezlerinden biri olan amigdalanın işlevlerini zayıflatıyor.

Dilci, “Bu bozulma, bireylerin hangi durumda nasıl tepki vereceğini kestirememesine, ani öfke ve saldırganlık içeren davranışlara yol açabilir” diyerek tehlikeye dikkat çekti.

Sosyal ilişkilerde bozulma artık fiziksel olarak görülüyor

Dijital bağımlılığın yalnızca zihinsel değil, günlük hayata doğrudan yansıyan fiziksel ve davranışsal sonuçları olduğunu belirten Dilci, özellikle trafikte ve kişilerarası ilişkilerde dürtü kontrolü zayıflayan birey sayısının arttığını ifade etti.

Empati becerisinde azalma, sürekli bir şeyleri kaçırma duygusu, sosyal kaygı, saldırganlık eğiliminde artış ve sürdürülebilir iletişim kurmada zorluk… Dilci’ye göre tüm bu belirtiler, dijital bağımlılığın artık toplumsal bir risk faktörüne dönüştüğünü gösteriyor.

Dünya Sağlık Örgütü’nün de dijital bağımlılığı resmi bir bağımlılık türü olarak sınıflandırdığını hatırlatan Prof. Dr. Dilci, aileleri, eğitim kurumlarını ve bireyleri dijital tüketim alışkanlıklarını gözden geçirmeye çağırdı.

Kaynak: İHA