Hem bölgenin hem de Manisalıların yeni rotası haline gelen ve eşsiz doğası, berrak deniziyle bilinen Cennet Koyu, yaz sezonunun başlamasıyla birlikte tatilcilerin gözde rotası haline geldi. Özellikle hafta sonları yaşanan yoğunlukla birlikte koy, adeta ziyaretçi istilasına uğradı.
Adını hak eden güzelliğiyle dikkat çeken Koy, sakin atmosferi ve el değmemiş doğasıyla öne çıkıyor. Şehrin gürültüsünden, stresten, dertten uzaklaşmak isteyenlerin tercihi olan koy, zeytin ağaçlarıyla çevrili yürüyüş parkurları, denizi ve temiz havasıyla ziyaretçilerine unutulmaz anlar yaşatmaya devam ediyor.
Artan popülaritesiyle birlikte adını oldukça duyuran koy, yetkililer, ziyaretçi yoğunluğuna bağlı olarak araç girişlerinde kontrollü geçişler sağlarken, koyun doğal yapısını korumak adına gerekli önlemler almaya devam ediyor. Kimi tatilciler, erken saatlerde gelerek kimileri de gün batımında gelerek bu eşsiz manzaranın büyüleyici manzarasına şahit oluyorlar.
Ayrıca toplu taşıma alternatiflerini değerlendirerek Cennet Koyu'na da ulaşım sağlanıyor. Özellikle sosyal medya platformlarında paylaşılan büyüleyici fotoğraflar ve videolar, birçok kişi, "keşfedilecek yerler" listesine Cennet Koyu'nu ekleyerek bu güzelliği deneyimlemek için bölgeye akın ediyor.
Ege Bölgesi'nin doğal güzellikleriyle ünlü destinasyonlarından Cennet Koyu'na (Muğla-Bodrum) Sarıgöl'den ulaşım sağlamak isteyenler için en pratik güzergah belli oldu. Yaklaşık 250-280 kilometrelik bu yolculuk, trafik durumuna göre ortalama 3,5 - 4,5 saat sürebiliyor.
Manisa Şehzadelerden Ege'nin Gözde Noktasına Ulaşım Ne kadar Süre?
Cennet Koyu'na Manisa- Şehzadeler'den ulaşım, yaklaşık 279 kilometrelik bu güzergahın, trafik durumuna göre 4 saat 5 dakika civarında sürmesi tahmin ediliyor. Şehzadeler'den yola çıkanlar için en yaygın güzergah, Isparta - İzmir Yolu (E87) ve Milas Söke Yolu (D525) üzerinden ilerlemektedir.
Manisa'dan çıkarak Denizli ve ardından Muğla istikametine doğru rahat bir ulaşım imkanı sunmaktadır.
Cennet Koyuna Ücretsiz Giriş...
Adını hak eden doğal güzelliğiyle dikkat çeken Koy, giriş için herhangi bir ücret talep edilmezken, denizinin temizliği ve berraklığı ziyaretçilerden tam not alıyor. Cennet Koyu'nun kendisine doğrudan bir giriş ücreti bulunmamaktadır.
Ancak, koya ulaşım için özel araçla gelenler için otopark ücretleri veya tekne turlarıyla gelenler için tur ücretleri söz konusu olabilir.
Bazı özel işletmeler veya beach club'lar bulunabilse de, halka açık plajına erişim serbesttir. Koy, adeta bir akvaryumu andıran tertemiz, berrak ve dalgasız suyuyla bilinmektedir ve suyu genellikle ılık olup, özellikle sığ başlangıcı sayesinde çocuklu aileler ve yüzme bilmeyenler için de oldukça güvenli bir ortam sunmaya devam ediyor.
Koy, yemyeşil ormanlarla çevrili olması ve rüzgardan korunaklı yapısıyla sakin ve huzurlu bir atmosfere ev sahipliği yapıyor. Kalabalıktan uzaklaşıp doğayla iç içe dinlenmek ve suyun tadını çıkarmak isteyenler için seçeneklerin başında geliyor.
Uzun Yıllardır Ziyaretçilerini Ağırlıyor...
Cennet Koyu, uzun yıllardır hem yerel halkın hem de tatilcilerin gözdesi konumunda.
Koy, yüzlerce yıldır doğal bir koy olarak varlığını sürdürmekle birlikte, dinlenme amaçlı faaliyetler çok daha eskiye dayanmasa da, son yıllarda artan ilgiyle birlikte popülerliğini iyice iyileştirmiştir.
Binlerce yıldır var olan doğal bir coğrafi oluşumdan oluşan koy, Antik çağlarda da çevresinde yerleşim ve faaliyetlerin olduğu, hatta arkeolojik kalıntılara rastlandığı bilinmektedir. Ancak koyun halkın kullanımına açık bir plaj ve dinlenme alanı olarak ne zamandan beri "faaliyet gösterdiği" kesin bir tarihle belirlenemese de, Bodrum'un turizme açılmasıyla birlikte özellikle son birkaç on yıldır yoğun ilgi gördüğü söylenebilir.
"Bakir Koy"
Son yıllarda ise koyun çevresindeki bazı arazilerde başlayan büyük ölçekli turizm ve konut projeleri, çevreciler ve bölge halkı arasında ciddi tartışmalara yol açmıştır. 2011 senesinden itibaren başlayan ve 2014, 2022 gibi yıllarda hız kazanan inşaat faaliyetleri, koyun doğal yapısının korunması konusunda endişeleri beraberinde getirmiştir. Hukuki süreçler ve eylemlerle gündeme gelen bu yapılaşma çabaları, koyun "bakir" kalma mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirilmektedir.