Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, Erzurum'da düzenlediği basın toplantısında gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.

Dervişoğlu’ndan ‘bütünleşik muhalefet’ yorumu
Dervişoğlu’ndan ‘bütünleşik muhalefet’ yorumu
İçeriği Görüntüle

" Oltu ilçemizde Oltu taşı ocağında meydana gelen göçükte, kazada hayatını kaybeden üç vatandaşımıza, üç kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun, makamları âli olsun. Hiç kimse o ocaklara keyfinden girmiyor.

Ekmek parası kazanmaya çalışıyor. Ailesinin rızkını temin etmeye çalışıyor. Keşke daha sağlıklı şartlarda bu iş yapılsa. Başta Oltu ve köyleri olmak üzere o civardaki pek çok insanın hatta binlerce insanın da bu işi yaptığı ve bu işten evine ekmek götürdüğü rızkını temin ettiği söyleniyor.

İnanıyorum ki bu hadise bir milat olacaktır. Yeni bir düzenleme getirilecektir. Daha sağlıklı şartlarda daha güvenli ortamda ruhsatları alınarak, gerekli yasal düzenlemeler yönetmelikler oluşturularak bu iş yapılmaya devam edecektir"

Siyasi Partilerin Kurultaylarıyla Ilgili Kararı Ilçe Seçim Kurulu Verirr (6)

"Siyasi partilerin kurultaylarıyla ilgili kararı ilçe seçim kurulu verir"

Siyasi partilerin kendine has bir kanunu olduğunu hatırlatan Destici, "Siyasi Partiler Yasası vardır. Anayasada bununla ilgili hükümler vardır. Siyasi partilerin kurultaylarıyla ilgili kararı ilçe seçim kurulu verir, Yüksek Seçim Kurulu onaylar.

Tıpkı seçimlerde olduğu gibi bu son hukuki mercidir. Dolayısıyla seçim kurulunun verdiği kararı başka mahkeme bozamaz. Bu Anayasal bir kuraldır. Yasal bir kuraldır. Ben mahkemeden farklı bir karar beklemiyorum. Farklı bir karar da bugüne kadar ki uygulamalara mevcut yasaya da uygun düşmez diye düşünüyorum.

Ömür tarafta başka bir husus daha var. Bir kurultayın sonucunu etkilemek için telefon dağıtılmış, çocuğu işe alınmış, paralar verilmiş. Bir sürü gayri ahlaki ve gayri yasal iş yapılmış. Bununla ilgili mahkeme bir karar verebilir. Bunun kurultayın sonucunu etkileyecek bir karar olacağını düşünmüyorum" ifadelerini kullandı.

"2027'nin Kasım'dan önce seçim olmaz"

Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, erken seçimle alakalı yaptığı açıklamada ise, "Erken seçim olma ihtimalini bugünün şartlarında sıfır görüyorum. Erken seçim derken 2025 ve 2026 için söylüyorum. Bugünün şartlarında ne zaman erken seçim olur?

2027'nin kasımından önce olmaz. 2027'nin kasımında olma ihtimali de çok düşük. Ancak Türkiye'de yeni bir anayasa yapılır sistemi de ilgilendiren belli noktalarda değişiklikler olursa, diyelim bu sene anayasa değişirse ki ben o ihtimali de çok zayıf görüyorum.

O zaman belki 6 ay sonra bir sene sonra bir seçim gündeme gelebilir. Ama bugünün şartlarında ne 2025 ne 2026 bir seçim ihtimalini sıfır olarak görüyorum" diye konuştu.


"Bu çiftçiden, üreticiden kaç liraya alınıyor? 40 liraya alınıyor, 500 liraya satılıyor"

Destici, "Beş yüz lira kiraz. Tezgahta beş yüz lira, markette beş yüz lira. Peki bunun maliyeti 500 lira mı? Hayır. Peki bu çiftçiden, üreticiden kaç liraya alınıyor? 40 liraya alınıyor. 40 liraya alınıyor, 500 liraya satılıyor. Bunu bir örnek olsun diye söylüyorum. Aynı şey işte limon için geçerli. Limon 120 lira. Üreticiden kaç liraya alınıyor? Tahmin ediyorum 20 liraya bile alınmıyor.

Şimdi dolayısıyla da bununla sıkı mücadele edilmesi gerekiyor. Bu anlamda 289 işletmeye 114.7 milyon TL ceza uygulanmış. Devletin ya da ilgili bakanlığın, kurumun, kuruluşun yapması gereken şudur. Gidecek pazarda mı beş yüz lira? Markette mi beş yüz lira?

Diyecek ki getir bakayım bunun faturasını, sen bunu kaça aldın kardeşim. Sen bunu 400 liraya 450 liraya almışsan eyvallah, 500 liraya satabilirsin. Ama sen bunu 100 liraya almışsan sen bunu 500 liraya satamazsın 200 liraya almışsan da 500 liraya satamazsın 300 liraya almışsan da 500 liraya satamazsın.

"Bu insafsızlıktır, bu ahlaksızlıktır"

O da diyelim bunu halden aldım dedi. Oraya gideceksin. Getir bakayım sen bunu üreticiden kaç aldın kardeşim? Bu bu kadar zor değil. Bu çok basit. Üreticinin kazanmadığı bir yerde ya da çok az kazandığı bir yerde satıcı, pazarlayıcı ya da marketçi bunun üzerinden yüzde üç yüz beş yüz kar edemez.

Bu insafsızlıktır, bu ahlaksızlıktır. Dolayısıyla buna fırsat vermeyecek olan bunu kontrol edecek olan kimdir? Devlettir. Devleti kim yönetiyor? Hükümettir. Hükümetin ilgili bakanlığıdır ya da ilgili kurum ve kuruluşudur. Onun için biz vatandaşımızı korumakla mükellefiz" şeklinde konuştu.


"Birlikte yaşama kültürünü geliştirmeliyiz."

Destici, "Terörden arındırılmış vaziyette ve dolayısıyla da herkes şehirde de, dağda da, ovada da rahat bir şekilde seyahat edebiliyor. Ticaretini de yapabiliyor. Hayvanını da otlatabiliyor. Tarlasını da ekebiliyor. Yolundan da gidebiliyor. Şantiyesini de kurup işletmesini de açabiliyor.

Ama bunun sürdürülmesi lazım. Ve bu konuda zaten devletimizin ortaya koyduğu askeriyle, polisiyle, güvenlik güçleriyle kararlı bir duruş ve çalışma var. İnşallah bu böyle devam edecektir diye inanıyoruz. Sosyal uyum ve diyaloğun teşvik edilmesi.

Çünkü bölgemiz özellikle farklı etnik ve kültürel gruplar arasında diyaloğu geliştirmek zorundayız. Hoşgörüyü artırmak zorundayız. Ve birlikte yaşama kültürünü geliştirmeliyiz. Çünkü bölgemiz farklı etnik kökenlere, mezhebi anlayışlara sahip vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı bir bölge. Onun için bu hassasiyetimizi de korumalıyız ve muhafaza etmeliyiz"

"Bundan sonra bölge halkının talepleri dinlenmeli"

Türk devletinin, Türk ordusunun, Türk polisinin, Türk askerinin, Türk güvenlik korucusunun büyük bir zafer kazandığını ve terörü silip attığını söyleten Destici, şöyle konuştu, "Hem ülkemiz içinde silip atmış temizlemiştir hem ülkemiz dışında da gerçekleştirdiği harekatlarla da bunu başarmıştır. Dolayısıyla bu anlamda Türkiye'nin eli çok güçlüdür.

Bundan sonra atılması gereken adımlar nedir? Türkiye'de bitirilmiştir, Suriye ve Irak'ın kuzeyinde de bitirilmelidir. Tamamen temizlenmelidir. Bundan sonra bölge halkının talepleri dinlenmeli. Biz işte dinliyoruz. Çözüm önerilerimizi koyuyoruz.

Ebetteki bu talepler devletin varlığı, ülkenin bütünlüğü milletin birliğini zedelemeyen talepler elbette karşılanmalıdır. Herkes ana dilini konuşmalı ve öğrenmelidir. Ana diliyle yazmalıdır. Biz bunların hepsine evet dedik zaten. Şimdi yerel yönetimler neden güçlendirilemiyor?

Terörden dolayı güvenlik meselesinden dolayı. Çünkü sen yerel yönetimleri güçlendiriyorsun adam eline geçirdiği belediyenin imkanlarını terör örgütünün önüne seriyor. Kadrosunu oradan alıyor mali imkanlarını oraya kullanıyor"

Kaynak: İHA