Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü, her hastaya genetik yapısına göre özel planlanan tedavi yöntemleriyle başarı oranlarının önemli ölçüde arttığını söyledi. “Artık herkes için aynı tedavi dönemi kapandı” diyen Doç. Dr. Görümlü, kanserin kişiden kişiye farklı seyir gösterdiğini, bu nedenle tedavilerin de bireyselleştirilmesi gerektiğini vurguladı:

“Her hastaya özel, genetik yapıya göre belirlenen tedavilerle çok daha başarılı sonuçlara ulaşıyoruz. Kişiselleştirilmiş tedavi, daha az yan etki, daha iyi yaşam kalitesi ve daha yüksek başarı oranları sağlıyor.”

80’lerden Bugüne Büyük Başarı: Sağ Kalım Oranları %80’in Üzerine Çıktı

Doç. Dr. Görümlü, 1980’li yıllarda kanser tanısı alan hastalarda beş yıllık sağ kalım oranlarının yüzde 30–40’lar düzeyindeyken, bugün bu oranın yüzde 80’lerin üzerine çıktığını belirtti. Bu iyileşmede akıllı ilaçlar, hedefe yönelik tedaviler ve genetik analizlerin büyük rol oynadığını söyledi.

“Geçmişte yalnızca kemoterapi seçenekleri vardı. Bugün ise tümörün gen haritasını çıkararak her hastanın genetik özelliklerine uygun tedaviler planlayabiliyoruz,” dedi.

İğnesiz Tanı Dönemi: “Sıvı Biyopsi”

Kişiselleştirilmiş tedavinin en önemli yeniliklerinden biri de likit biyopsi yöntemi. Geleneksel doku biyopsisine gerek kalmadan yalnızca bir kan örneğiyle tümörün genetik bilgilerine ulaşılabiliyor. Görümlü, bu yöntemin hem tanı sürecini hızlandırdığını hem de tedaviye daha erken başlanmasını sağladığını ifade etti.

“Üstelik tümörün genetik yapısı zaman içinde değişebildiği için, sıvı biyopsi sayesinde güncel verilerle tedavi süreci yeniden şekillendirilebiliyor,” diye ekledi.

Denizli'de şap hastalığına karşı yoğun mücadele
Denizli'de şap hastalığına karşı yoğun mücadele
İçeriği Görüntüle

Bağışıklık Sistemiyle Savaş: İmmünoterapi Başarıları

Son yıllarda önemli ilerleme kaydedilen bir diğer alanın immünoterapi olduğunu belirten Görümlü, bu tedaviyle bağışıklık sisteminin kanser hücrelerine karşı etkin biçimde harekete geçirildiğini söyledi.

“Akciğer, kalın bağırsak, mesane ve mide kanserlerinde immünoterapiden çok başarılı sonuçlar alıyoruz. Bu tedaviden kimin fayda göreceği de yine genetik analizlerle belirleniyor,” dedi.

Nüks Riski Artık Önceden Tespit Edilebiliyor

Kanser hastalarının en büyük endişelerinden biri olan nüks (tekrarlama) riskinin de artık önceden tahmin edilebildiğini belirten Görümlü, “dolaşan tümör DNA testi” sayesinde tedavi sonrası kalan hücrelerin tespit edilebildiğini söyledi. Bu testin yaygınlaşmaya başladığını ve erken müdahale imkânı sunduğunu aktardı.

“Kanserle Savaşta Artık Daha Güçlüyüz”

Kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımının yalnızca tedavi değil, erken tanı ve korunma alanında da yeni ufuklar açtığını vurgulayan Görümlü, sözlerini şöyle tamamladı:

“Bu yöntemler her kanser türünde henüz standart hale gelmiş değil, ancak her geçen gün daha fazla hastaya ulaşabiliyoruz. Erken tanı hâlâ en güçlü silahımız, ancak ileri evre hastalar için bile umut verici gelişmeler var. Kanserle savaşta artık elimiz çok daha güçlü.”

Kaynak: İHA