Dertlere deva bulunduğu, şifa arayan binlerce insanın akın ettiği Manisa'nın Köprübaşı ilçesindeki Saraycık Kaplıcaları, bugün hüzünlü bir sessizliğe büründü. Bakımsızlığın ve terk edilmişliğin izlerini taşıyan bu yer eskiden aile büyüklerinin şifa bulmak için sabırsızlıkla sıraya girdiği bir kaplıcaydı.
Küçücük ama mucizeler yaratan havuzlar, şimdilerde otlar ve yosunlarla kaplı, adeta kaderine terk edilmiş bir harabeyi andırıyor. Köprübaşı-Demirci yolu üzerinden ulaşılan, Saraycık Köyü sınırları içinde bulunan kaplıca, Demirci'ye 40 km, il merkezine 124 km mesafededir. Kaynak yakınında Geç Roma dönemine ait hamam kalıntıları vardır.
Bölge halkı, Saraycık Kaplıcaları'nın eski ihtişamını, o dönemin canlılığını ve insanların yüzündeki umutlu ifadeleri özlemle anıyor. "Eskiden buralarda kalmak için aylarca önceden sıra alınır, yer bulunamazdı. Günler sonra sıramız geldiğinde duyduğumuz sevinci, o şifalı suya girdiğimizde hissettiğimiz rahatlamayı unutmamız mümkün değil" dedi.
Suyun yüksek kükürt oranı, dünya üzerindeki şifalı sular arasında eşine az rastlanır bir konuma sahip. Suyun özellikle romatizma, çeşitli cilt rahatsızlıkları, eklem ağrıları ve kas problemleri gibi pek çok hastalığa karşı kanıtlanmış bir şifa kaynağı olduğunu belirtiyor.
Adeta doğanın insanlığa sunduğu bir armağan olan bu su, geçmişte sayısız insanın derman bulmasına vesile oldu. Nice acıların dindiği, nice yaraların iyileştiği, nice umutsuz anların yerini tebessümlere bıraktığı bu mekan, şimdi sahipsizliğin pençesinde kıvranıyor.
Köprübaşı ve çevre ilçelerde yaşayanlar, bu durumun sadece ekonomik bir kayıp olmadığını, aynı zamanda kültürel bir erozyon ve insan sağlığına yönelik büyük bir potansiyelin boşa gitmesi anlamına geldiğini vurguluyor.
Bu eşsiz hazinenin gelecek nesillere aktarılması için hayati önem taşıyor.
Bölge sakinlerinden İsmail Aksoy, "Burası Köprübaşı Saraycık Kaplıcaları, eskiden buralarda kalmak için sıra ve yer bulamazken şuan burası atıl, eski bir durumdadır. Şuan suyun kaynadığı yer eskilerden babalarımızın, annelerimizin ve eşlerimizin sırayla girdiği şifalı havuzdu.
Sıra alınan ve günler sonra sıra verilen bu yerin küçücük havuz olduğuna bakmayın. Bu su kükürt oranı dünyada şifaya 2 sıralara giren şifalı su. Romatizma, cilt yaraları gibi hastalıklara kesin çözümü olan bir sudur. Sahipsizlik bakımsızlık ve ilgisizlik yüzünden atıl ve harabe durumda.
İlgililer bir an öce buraya el atmalı ve kültürümüze, tarihimize ve insanların şifaya kavuşturmasına ihtiyacı var. Dünyanın hiçbir yerinde bu devirde bu tarihi varlık yok etmez istemez kimse. Maalesef biz elimizdeki kültürü şifalı suyun kıymetini bilmiyoruz ama burası, Türkiye burada normal ama yabancılarda altın değerinde biz ise elimizden geleni yapıyoruz kaybetmek için burası ilgi alaka istiyor. biz kültürümüze sahip çıkmazsak hiçbir yere varamayız...
