Bugün kent genelinde görev yapan 29 kadın otobüs şoförü, yıllardır erkek egemen bir alan olarak görülen toplu taşımacılıkta hem emekleriyle hem de başarılarıyla fark yaratıyor. Kadın şoförler, sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar direksiyon başında yalnızca otobüs değil, toplumsal önyargıları da yönetiyor.
Yolculara güvenli, saygılı ve özverili bir hizmet sunan kadınlar, hem vatandaşların hem de mesai arkadaşlarının takdirini topluyor. Yolcuların büyük çoğunluğu, kadın şoförlerle yolculuk yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getiriyor.
Büyükşehir Belediyesi’nin bu uygulaması yalnızca ulaşım alanında değil, toplumun her kesiminde kadınların güçlü varlığına olan ihtiyacı da gözler önüne seriyor. Kadın şoförler, “Ben de varım” diyerek iş yaşamında daha fazla görünür hale geliyor. Onların başarısı, cinsiyet rollerine dair kalıpların yıkılmasında önemli bir rol üstleniyor.
Muğla’da 6 yıldır otobüs şoförlüğü yapan Banu Yapa Gevişen, baba mesleğini sürdürmenin gururunu yaşıyor. “Babam da şofördü. Ondan görerek büyüdüm, içimde hep vardı. Muğla’da kadınların aktif olduğunu görünce ‘ben de yapabilirim’ dedim” ifadeleriyle mesleğe giriş hikâyesini paylaştı.
Bir başka kadın şoför Gülfiye Yeniakça, üç yıldır direksiyon başında. En büyük desteği eşinden gördüğünü anlatan Yeniakça, “Trafikte olmak zor, özellikle Muğla gibi turistik bir şehirde. Farklı şehirlerden gelen sürücüler önce bir şaşırıyor, ama sonra yolcular ‘siz erkeklerden daha güzel kullanıyorsunuz’ diyor” dedi.
Neredeyse dört yıldır otobüs şoförlüğü yapan Hanife Duysak ise çocukluktan gelen otomobil tutkusunu mesleğe dönüştürmüş. “Bilinçsiz sürücüler çok fazla, özellikle kadın olduğumuzu gördüklerinde daha fazla üstümüze geliyorlar. Ama yine de başarıyoruz. Kırmızı ışıkta beklerken bir turistin alkışladığına şahit oldum. Kadın şoförlerimiz çoğalsın istiyorum” diyerek yaşadığı deneyimleri anlattı.
Kadın şoförlerin her biri, Muğla’da ulaşım hizmetini sadece teknik bir iş değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluk olarak görüyor. Büyükşehir Belediyesi çatısı altında kurulan bu dayanışma ortamı, hem kadın istihdamına hem de toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sunuyor. Direksiyon başında kadınların daha fazla yer alması, yalnızca bir istihdam politikası değil; aynı zamanda toplumsal dönüşümün güçlü bir yansıması olarak öne çıkıyor.