Yeniden Refah Partisi Başkanvekili Doğan Aydal, zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasına izin veren düzenlemeye ilişkin açıklamalarda bulundu.
“Tarih, bu yasaya ‘evet’ diyenleri asla affetmeyecek”
TBMM’deki dağılımın bu yasayı durduramamış olabileceğini belirten Aydal, “TBMM’deki milletvekili dağılımı bu kanunun çıkmasını belki engelleyememiştir ama vicdani, ahlaki bütün sorumluluk bu kanuna imza atanların ömürleri boyunca sırtında kötü bir tabela olarak asılı kalacaktır” ifadesini kullandı.
Aydal, "O dönemde, Maden Yönetmeliği'nin 115. maddesine ek fıkra eklenmesi iki sebeple hukuk dışıydı. Bunlardan ilki 'yönetmelik' tanımıyla ilgilidir. Hiçbir yönetmelik maddesi, Maden Kanunu’nda bulunmayan bir konuda yorumda bulunamaz. Yönetmelik, kanunda bulunan bir maddenin nasıl uygulanacağıyla ilgili bilgiler içermelidir.
Maden Kanunu’nda, zeytin arazileriyle ilgili bir hüküm konulmadığından, yönetmelik içine zeytinlik araziler ile ilgili ek fıkra konulamazdı. İkinci ve belki de daha önemli husus Maden Yönetmeliği'ne konulan bu ek fıkra, 3573 kanun numarasıyla belirtilen kanuna aykırıdır." dedi.
Doğan Aydal, kanunun asıl amacının Ege ve Akdeniz bölgelerinde zeytinlik alanlar altında bulunan altın madenlerine ulaşmak olduğunu ifade ederek, söze şöyle başladı;
“Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki altın oluşumları maalesef zeytinlik alanlar ile örtüşmektedir. Şu ana kadar yapılan altın madenciliğimizin, siyanür probleminin sade vatandaşta oluşturduğu tepki de bilinmektedir. Bölgede ruhsatları ellerinde bulunduran ve altın madenciliği yaptığını ifade eden şirketlerin ülkemiz ekonomisine önemli hiçbir katkısının olmadığı da Erzincan-İliç, Çanakkale, Aydın ve Kütahya örnekleriyle bilinmektedir.
Kütahya gümüş tesislerinde siyanürlü barajın sellerle yıkılması ve Erzincan İliç’te oluşan ve birçok kişinin ölümüne yol açan siyanürlü heyelan olayları hepimizin hala gözleri önündedir. Maalesef, şu ana kadar henüz hiçbir suçlu da bulunamamıştır. Yasalaşan bu kanun ile özellikle Ege bölgemize altın madenciliği hücumu olması kaçınılmaz olacaktır.
Bu madencilerin de bilinen şirketlerin yan kuruluşları olduğuna maalesef şahit olacağız. Ülkemiz de sağlıklı ve kurallara uygun biçimde kontrol edilmeyen yeni siyanür havuzlarından kaynaklanacak çevre felaketlerine kendini hazırlamalıdır.”