MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Ankara'da Ülkücü Şehitler Anıtı'na ziyarette bulundu. Bahçeli ziyaretin ardından kameraların karşısına geçerek gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu. Bahçeli, böylelikle hakkında oluşan hasta, sağlığı kötü, görünen kişi kendisi değil gibi dedikodulara da cevap vermiş oldu.
Bahçeli'nin yaptığı açıklamalarda şu ifadeler yer aldı;
Gerek inanç ve itikadımız mucibince gerekse de tarih ve kültür değerlerimiz çerçevesinde, şehitlik en yüce makamın adı, en yüksek mertebenin tarif ve taltifidir. Karanlıktan medet umanlar elbette tarihin harabelerinde unutulmuşluğa terk edilmişken, şehitlerimiz aydınlık saçan ahlaki ve şerefli mücadeleleriyle yaşadıkları çağın ve zamanın üstüne çıkmışlardır.
Ülkücü şehitler fedakarlık nişanesi, kahramanlık timsalidir. Onlar büyük ve güçlü Türkiye’yi misyon olarak akıl ve vicdanlarında somutlaştıran serdengeçti yüreklerdir.
Vatana, millete ve davaya bağlılıkları mukadder ve muhakkaktı. Fazilet, feragat, feraset ve fehametle pekişmiş fani hayatlarını ülkü, ülke ve ilkelerine adamışlardı. Fildişi kulelerine değil kahramanlığın zirvesine tırmandılar. Tuzu kurular gibi sırça köşklerde ahkam kesmeye hiç itibar etmediler. Nabza göre şerbet vermediler. Her dönemin değil davasının adamı oldular.
Menfaat düşkünü değil, millet, muhabbet ve mukaddesat aşkıyla kavruldular. Dışta fakir içte zengin olmayı bildiler. Dava adamlığının kitabını deyim yerindeyse canlarıyla, kanlarıyla yazdılar. Gelenin keyfi için geçmişe yüz çevirmediler. Egolarını erdemlerinin önüne geçirmediler. Zulmün boyunduruğuna girmediler, kalleş pusulara düşseler bile boyun eğmediler, çile ve zorluklar ardı sıra sökün etse de vazgeçmediler, nihayet alp ile erenliği ruhlarında cem ettiler. Merhum halk ozanımız diyor ya, 'Olsun be aldırma, yaradan yardır. Sanma ki zalimin ettiği kardır. Mazlumun ahı indirir şahı. Her şeyin bir vakti vardır.
Gerçekten her şeyin bir vakti vardır. O vakit hızla yaklaşmaktadır. O vakit Türkiye Yüzyılı'yla simgelenmekte, yeni bir milli birlik ve kardeşlik asrıyla tebarüz etmektedir. Şehitlerimizin kutlu emanetleri başımızın üstünde, kalbimizin derinliklerinde, ömrümüzün ve önümüzün tam merkezindedir. Vefa bilmeyenlerin vakardan haberi olmaz. Sadakati devre mülk gibi gören sahte ve simsar zihniyetlerin Türk milliyetçiliğiyle ilgili fitne ve dedikodu yaymaları ademe de mahkumdur.
Çıkarlarının sevdalısı olan siyasi devşirmeler davasının sevdasıyla çelikleşmiş ve bayraklaşmış ülkücü şuura elbette nüfuz edemez, hiçbir surette de yalan ve iftiraya dayanan çirkin sözlerinin değerinden ve ederinden bahsedilemez. Şehitlerimizin yeri gönüllerde, mükafatı ise Yüce Allah'ın rahmetindedir.