Türkiye'nin coğrafi ve jeolojik yapısının bir sonucu olarak deprem gerçeğinin kaçınılmaz olduğunu belirten Daban, Kütahya'nın yüksek risk taşımasının, doğru zemin etütlerinin önemini zorunlu kıldığını ifade etti.
Daban, sağlam yapılaşmanın temeli sadece iyi bir bina değil, doğru belirlenmiş ve analiz edilmiş bir zemin olduğunu belirtti.
Bu nedenle zemin etütleri, depreme dayanıklı kentleşmenin ilk adımı ve can ile mal güvenliğinin en kritik aşaması olarak tanımlanıyor.
Daban, Türkiye'de bazen sadece bir formalite olarak görülen bu çalışmaların, aslında doğrudan insan hayatını ilgilendiren teknik bir zorunluluk olduğunun altını çizdi.
Yahya Daban, zemin etütlerinin bilimsel, kapsamlı ve hatasız yapılması gerektiğini vurgulayarak, her yapının temelinde jeolojik, jeoteknik ve sismik analizleri bütüncül olarak değerlendiren doğru hazırlanmış zemin etüdünün yer alması gerektiğini belirtti.
Daban, bu süreçlerin ihale veya maliyet baskısıyla basitleştirilmemesi gerektiğini ve çalışmaların sadece uzman jeoloji mühendisleri tarafından titizlikle yürütülmesi gerektiğini söyledi.
Ayrıca, güvenli kentlerin yalnızca yönetmeliklerle değil, sahadaki bilimsel uygulamalarla kurulabileceğini belirterek, depremle mücadelenin bilimsel rehberlikte ilerlemesi gerektiğini kaydetti.
Depremlerin engellenemez bir doğa olayı olduğunu tekrarlayan Daban, ancak doğru mühendislik uygulamalarıyla yıkıcı etkilerinin büyük ölçüde azaltılabileceğini hatırlattı.
Son olarak, Kütahya ve ülke genelinde jeoloji mühendisliğinin öneminin göz ardı edilmemesi gerektiğini vurgulayan Daban, zemin etütlerinin kamu ve özel sektör tarafından sadece bir zorunluluk değil, toplumsal bir sorumluluk bilinciyle ele alınması gerektiğini ifade etti. Temsilcilik olarak bilimsel doğrular ışığında kamuoyunu bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceklerini sözlerine ekledi.