İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki grup toplantısında gündemdeki önemli konulara ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Süleyman Soylu: Türkiye'nin Erdoğan'a ihtiyacı var
Süleyman Soylu: Türkiye'nin Erdoğan'a ihtiyacı var
İçeriği Görüntüle

“Temmuz aylarını, dinmeyen ateşlerle geçiriyoruz”

Temmuz aylarını, dinmeyen ateşlerle geçiriyoruz. Bu ateşler kimi kez canlarımızı, kimi kez ormanlarımızı yakıyor. Günlerdir, yurdumuzun dört bir yanında ormanlarımız yanıyor. Bu felaketten etkilenen vatandaşlarımıza geçmiş olsun. Yangınla mücadele eden sivil, resmi bütün gönüllü ve görevlilere çabaları için teşekkür ediyorum.

Temmuz aylarını maalesef hep yangınlarla geçiriyoruz. 32 yıl önce bugün, Sivas’ta meydana gelen o lanetli yangın gibi. Hemen 3 gün sonra bu yangının bir koru da Başbağlar’a düştü, düşürüldü. Buradan o ateşlerin halen kavurduğu tüm yüreklere bir kere daha sabır ve katledilenlere rahmet diliyorum. Allah milletimizi böyle acılardan muhafaza eylesin diyorum. Allah yangından medet umanlara, yangından mal kaçıranlara, çıkan her yangına fırsat gözüyle bakanlara, gün yüzü göstermesin.

Son 100 yılın en büyük yağmasıyla karşı karşıyayız”

İktidar, istisnasız her yangına, kaçırabileceği malları hesap ederek bakıyor. Söndürmesi de körüklemesi de işte bundandır. Türkiye ne zaman bir yangınla boğuşsa, ister orman yangını, ister mutfak yangını, isterse bölgemizde çıkan çatışmaların yangınları olsun, saray etrafındaki rant şebekesine yarayan kanunları ve kararları TBMM’ye getiriyor. Zeytinlikler, madenler, kıyılarla ilgili düzenlemeler, yıllardır aynı yöntemle, yangından kaçırılacak mal hesabıyla aynı kritik zamanlama ile gerçekleştiriliyor.

Fakat iktidarın cambazlığı bununla sınırlı değil. En azından artık değil artık cambaza bak oyunundaki bu yankesiciler sadece vatandaşın cebinde kalan son kuruşlarla ilgilenmiyor. Bugün artık son 100 yılın en büyük yağmasıyla karşı karşıyayız. Sadece cüzdanımızdaki kuruşlar değil, artık kimliğimiz yağmalanıyor.

Türk ve Cumhuriyet kimliklerimizi bizden çalıyorlar. Bahsettiğim kimlik hırsızlığının adımlarından biri, TBMM’de kurulması için acele edilen ve adı da tıpkı ihanet sürecinin başında olduğu gibi henüz verilmeyen komisyondur. Evet, ana muhalefet partisine karşı girişilen yargı operasyonları, tüm muhalif siyasilerin, belediye başkanlarının, gençlerin ve gazetecilerin saray talimatıyla tutuklandığı bu süreçte en büyük cambazlık operasyonu başlamak üzeredir.

“Milyarlarca dolar ticaret anlaşmaları tıkır tıkır işlemektedir”

Önce açlıkla bizi terbiye ettiler, sonra elimizden hürriyetimizi çaldılar. Şimdi göz dikilen, ebedi ve ezeli istiklalimizdir. Yaşadığımız çağ, ahlakın, benliğin, aklın ve vicdanın dört bir yandan kuşatıldığı çağdır. Bu kuşatmanın işgal orduları ise her zaman, dört meselenin maskesiyle konuşurlar: Ahlak deyip, ahlakı yıkarlar. İnsan deyip, insanlığı öldürürler. Akıl dediklerinde, aklımızla alay ederler.

Vicdandan bahsettiklerinde, ortada acı ve gözyaşından başka bir şey bırakmazlar. İşte bunlar, günümüzün iktidarlarıdır. Bir kısmını ‘Dünya lideri’ olarak biliyorsunuz. Bunlar görevlendirildikleri ülkelerde ali kıran baş kesenlerdir. Her sıkıştıklarında, ‘dış güçler’ derler. Birbirlerinin cam duvarlarına attıkları taşlar da, masum vatandaşların aşına, rızkına ve geleceğine atılan taşlar olarak döner.

Siz onları bazen kapalı kapılar ardında pazarlıkta görürsünüz, bazen en azılı düşman pozlarında izlersiniz. Ey Netanyahu der bazen, heyt be, yiğide bak dersiniz. Oysa, milyarlarca dolar ticaret anlaşmaları tıkır tıkır işlemektedir. Sonra bir bakmışsınız ‘Ey Trump’ demiş. Daha dediği lafın yankısı bitmeden, sarmaş dolaş olmuşlar bile. Gazze’li çocukların cesetleri üzerinde, amirle memur kucaklaşıyorlar.

Kaynak: İHA