Dr. Gülhan Demiroğlu, polenlerin solunum yoluyla vücuda girmesiyle bağışıklık sisteminin histamin ürettiğini ve bunun burun akıntısı, tıkanıklık, hapşırık, öksürük, gözlerde sulanma ve kaşıntı gibi şikâyetlere yol açtığını ifade etti.
“Belirtiler yalnızca burun ve gözlerle sınırlı kalmaz; yorgunluk, halsizlik, sinirlilik, baş ağrısı ve dikkat dağınıklığı da görülebilir. İleri vakalarda ise astım ve bronşit gibi ciddi solunum yolu hastalıklarına dönüşebilir” dedi.
Hangi bitkiler daha alerjen?
Bazı ağaç ve otların polen yoğunluğunu artırdığına dikkat çeken Dr. Demiroğlu, “Daha alerjik olanlar: akçaağaç, sedir, kavak, meşe, çam, bazı çimler ve Timothy otu. Daha az alerjik olanlar ise elma, kaktüs, kiraz, yıldız çiçeği, papatya, sardunya, amber çiçeği, süsen, aslanağzı ve lale” şeklinde bilgi verdi. Dr. Demiroğlu, vatandaşların evlerinin etrafına alerjik olduğu bilinen ağaçları dikmekten kaçınmaları ve mevcut bitkilerle temaslarını sınırlamaları gerektiğini belirtti.
Günlük hayatta alınacak önlemler
Polenlerden korunmak için önerilerini paylaşan Dr. Demiroğlu, şunları sıraladı:
- Polen yoğunluğunun yüksek olduğu sabah 05.00–10.00 ve akşam saatlerinde dışarı çıkmaktan kaçının.
- Maske ve güneş gözlüğü kullanın.
- Eve dönüşte duş alın ve kıyafetlerinizi değiştirin.
- Tüylü halı, battaniye ve evcil hayvan gibi polen tutabilecek unsurlardan uzak durun.
- Kapı ve pencereleri kapalı tutun, HEPA filtreli klima veya hava temizleyici kullanın.
- Giysilerinizi açık havada kurutmayın.
- Araç içinde camları kapalı tutun, polen filtresi olan araçları tercih edin.
- Tatilleri, polen yoğunluğunun az olduğu deniz kenarı bölgelerde planlayın.
Alerjiyi hafife almayın
Dr. Demiroğlu, polen alerjisinin basit bir rahatsızlık gibi görülmemesi gerektiğini vurgulayarak, “Alerjik hastalıklar, yaşam kalitesini düşüren ve önlem alınmazsa astım gibi ciddi sağlık sorunlarına dönüşebilen bir tablodur. Şikâyetler devam ederse mutlaka hekime başvurulmalıdır” dedi.