Anadolu'nun zengin kültürel mozaiği içinde düğünler, bir ailenin değil, tüm çevrenin ve köyün/mahallenin ortak bayramı niteliğindedir.

Manisa yöresindeki düğün gelenekleri de bu ortak kutlamanın en güzel örneklerini sunar. Ancak son zamanlarda, hem düğünlerin süresinde hem mekânlarda hem de misafirlere ikram edilen yemeklerin içeriğinde köklü bir değişim yaşanmıştır. Eskiden düğün evi önünde veya mahalle meydanında üç gün süren, kuzu ve dana etli ziyafetlerle taçlanan düğünler, bugün büyük ölçüde bir güne sığdırılmış, pratik ve ekonomik kaygılarla tavuklu menülere yönelmiştir.

Yüzyıllardır Manisa’da düğün yemekleri denince akla ilk gelen kırmızı etli yemekler olurdu: etli nohutlu pilav, keşkek, kavurma veya et suyu ile yapılan çorbalar sofraların baş tacıydı. Ancak son yıllarda bu geleneksel menülerde dikkat çekici bir değişim yaşanıyor: kırmızı etin yerini tavuk almaya başladı.

Manisa ve ilçelerinde 90’lı yıllarda ve öncesinde düğünler, sadece bir evlilik töreni değil, aynı zamanda komşuluk ve akrabalık ilişkilerinin pekiştiği, büyük bir sosyal etkinlikti. Cuma'dan başlayıp Pazar günü gelin almayla sonuçlanan bu üç günlük süreçte; kına gecesi, davul-zurna eşliğinde gelin alma, yemekler, maniler ve çeşitli yöresel eğlenceler ardı ardına sıralanırdı. Bu uzun süre, geleneklerin eksiksiz yaşanmasına, uzaktaki akrabaların rahatça katılımına ve toplumsal dayanışmanın sergilenmesine olanak tanırdı. Günümüzde ise düğünler, büyükşehirlerde olduğu gibi Manisa’da da genellikle hafta sonu bir güne, hatta birkaç saate indirgenmiştir. Bunun temel nedenleri arasında şunlar yer alır:

Üç günlük düğünün maliyeti, günümüzde aileler için altından kalkılması zor bir yüktür. Düğün salonlarının sunduğu paket çözümler, maliyeti düşürerek tek güne indirir. Çalışma hayatının yoğunlaşması ve şehirleşme, misafirlerin ve düğün sahiplerinin üç gün boyunca izin almasını zorlaştırmıştır. Daha sade, hızlı ve "Avrupai" düğün konseptlerine olan ilginin artması da sürenin kısalmasında rol oynamıştır.

Düğün yemeği, Türk kültüründe misafirperverliğin ve zenginliğin göstergesidir. Eski Manisa düğünlerinde ana yemek olarak kuzu eti (özellikle haşlama, tandır ya da güveç) veya dana eti ikram edilmesi çok önemli bir gelenekti. Yörede keşkek gibi geleneksel yemekler de genellikle etle yapılırdı. Kuzu veya dana eti, sadece bir yiyecek değil, aynı zamanda bolluk, bereket ve misafire verilen değerin en güçlü sembolüydü. Kırmızı etin fiyatının sürekli artması, düğün bütçesini zorlamaktadır. Tavuk eti, kırmızı ete göre çok daha ekonomik bir alternatiftir.

Manisa düğünlerindeki bu değişimler, sadece bir âdet değişikliği değil, aynı zamanda Türkiye'nin genel sosyo-ekonomik dönüşümünün bir yansımasıdır. Üç günlük düğünler yerini ekonomik ve pratik çözümlere bırakırken, kırmızı etli ziyafetler de maliyet odaklı menülere dönüşmüştür. Tabii bu dönüşüm, geleneklerin tamamen yok olduğu anlamına gelmez; aksine, geleneklerin değişen zamana ve ekonomik koşullara uyum sağladığını gösterir. Manisa'nın bazı kırsal kesimlerinde eski adetler ve etli yemekler hâlâ sürdürülse de, genel eğilim pratiklikten yanadır. Düğünlerin bir kutlama olmaktan çıkıp, daha çok bir "etkinlik yönetimine" dönüştüğü gerçeği ortadadır. Ne var ki, mekân ve menü değişse bile, düğünlerin temelinde yatan aile birleşimi ve mutluluğu paylaşma arzusu, Manisa’nın kadim kültüründe varlığını sürdürmeye devam edecektir.