Manisa, verimli toprakları ve asırlık bağcılık geleneğiyle bilinen bir şehir. Bu coğrafyanın sunduğu bereket, hayatın her alanına dokunuyor. Öyle ki doktorundan müdürüne ve hatta okullardaki öğretmenlere kadar uzanıyor.

Bugün Manisa'nın köklü bağcılık kültürü, bir başka önemli meslekle, öğretmenlikle kesişiyor. Okul zili çaldığında sınıflara giren öğretmenler, hafta sonu veya yaz tatilinde bağların arasında üzüm topluyor, asmalara can veriyor. Kaliteli üzümleriyle, gerçek mesleği çiftçilik olanları bile şaşırtıyorlar. Ancak bu durum, sadece ekonomik bir zorunluluğun değil, aynı zamanda öğretmenlik mesleğinin ve eğitim sisteminin karşı karşıya olduğu yapısal sorunları da beraberinde getiriyor. Peki, öğretmenleri ikinci bir mesleğe iten nedir ve bu durum eğitim kalitesine nasıl yansıyor?

Aslında Manisalı olan öğretmen veya memurların bağcılık yapması ilimizde doğal karşılanıyor. Aileden kalan bu arazilerde üzüm yetiştirmelerinde elbette bir sakınca yok. Lakin okulların açılmasıyla birlikte velilerin gözleri öğretmenlerde olacak ki bu da doğal bir durum. Veliler, öğretmenlerin yorucu ve stresli olan bağcılık mesleğinin stresini ve kaygısını okulda eğitim kalitesine yansıtmasını istemiyorlar. Bağcılıkla uğraşan öğretmenlerin, tüm enerjilerini öğrencilerine adamalarını istiyor ve tarımsal gelir beklentisinin, öğretmenlerin mesleki motivasyonunu azaltmasından endişe ediyorlar. Hatta konu artık zaman zaman sosyal medyada tartışılıyor, veliler tarafından açıkça dile getiriliyor.

Tabii, ilimizde bağcılık yapan sadece öğretmenler değil; doktor, müdür ve memurlar da var. Ama konu geleceğimiz olan çocuklarımız olunca daha da hassaslaşıyor. Olaya sadece ekonomik koşullar açısından bakmak yanlış olur. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlerde görev yapan öğretmenlerimiz ve memurlar hariç, Anadolu il ve ilçelerinde öğretmen ve memur maaşları gayet iyi durumda. Birçok tanıdığımızın ikinci arabalarını garajlarına koyduğunu biliyoruz. Tüm öğretmenlerimize Allah daha çok versin, imkânları gayet iyi olsun.

Unutulmamalıdır ki, bir ülkenin geleceği, sınıflarda yeşeren umutlarla inşa edilir ve bu umudun en büyük mimarları da öğretmenlerdir. Bağcılık yapan öğretmenlerimize seslenen velileri dikkate alalım.