Manisa, Ege Bölgesi'nin önemli illerinden biri olmasının yanı sıra, kendine özgü dinamikleriyle siyaset sahnesinde de farklı bir yere sahiptir. Şehirde siyaset yapmak, dışarıdan göründüğünden çok daha karmaşık ve zorlu bir süreçtir.

Manisa halkı siyaseti sever; iki kişi bir araya geldiğinde konu siyasetten başlar. Hal böyle olunca parti teşkilatlarında insan bereketi yaşanıyor sanmayın sakın. İki kişi bir araya gelince siyaset konuşulur, yerel ve genel bazda harika fikirler ortaya çıkar; ama işte bu fikirleri ve siyaseti hayata geçirmek için vatandaş, tercihi olan siyasi parti teşkilatlarına maalesef katılmıyor.

Manisa'da siyasi partiler teşkilatlarının sayısını tamamlamak için mücadele ediyorlar. Tabii bu sürece az da olsa il veya ilçe başkanlarının egoları ve yanlış politikaları da etki ediyor ama genel olarak halkımız siyaseti seviyor, gelip bir teşkilata katılmıyor. Tabii bu durumun sonuçları genellikle halka mesafeli duran politikacıların ortaya çıkmasına neden oluyor. O iki kişi bir araya geldiğinde ortaya çıkan parlak fikirli kişiler ne zaman teşkilatlara katılırlarsa siyasetin kalitesi işte o zaman artacak, siyasete kalite gelirse hizmete kalite gelmiş olacak ve bu iş halka yarayacak.

Bugünkü gibi uzaktan uzağa siyaset yapılınca boşuna kimseye öfkelenmeyelim, "Şu hizmetten neden yararlanamıyoruz?" diye sitem etmeyelim. Çünkü bu durumu kendimiz oluşturuyoruz. Hangi siyasi partiyi tercih ediyorsanız en azından toplantılarına katılım sağlayıp fikirlerimizi, itirazlarımızı belirtmeliyiz. Memleket meseleleri konuşulan o toplantılara katılmak yerine, sen "bana ne?" diyerek kahvehanede taş oynarsan, sosyal medyada atıp tutarsan kusura bakma; ancak işte böyle iki kişi bir araya gelir, havanda su döver ve önemsemediğin her konu için gün gelir önemsediğin bedeller ödersin.

İlber Ortaylı Hoca, "Apartman yönetimine katılmayan millet, ülke, il, ilçe, mahalle, köy yönetimine nasıl katılacak?" demişti. Merhum Valimiz Recep Yazıcıoğlu da konu hakkında "Biz hep ihale ve havale Mehdi bekliyoruz. Mehdi gelecek, dertler bitecek. Yok böyle bir dava. Yurttaş olamadık. Halk sisteme dahil olacak. Köyden Ankara'daki en üst yönetime kadar. Elimizi taşın altına koyacağız." demişti. Olayı özetleyen bu iki kıymetli insanın sözlerinden sonra son söz: Demokrasiye güç vermek için katılımcı olalım.