Konut sahibi olmak, bireyler için sadece bir barınma ihtiyacını karşılamakla kalmaz; aynı zamanda ekonomik güvenlik, sosyal statü ve gelecek planlamasının da temel taşlarından biridir.

Türkiye, geleneksel olarak konut sahipliğinin yüksek olduğu bir Akdeniz ülkesi olmasına rağmen, son on yılda ciddi bir gerileme yaşamaktadır. TÜİK ve çeşitli ekonomik analizlerin açıklamalarına göre Türkiye’de konut sahibi olma oranı düşüş eğilimindedir. Oran, 2014 yılında %61,1 seviyesindeyken, son yıllardaki konut fiyatları ve kira artışları nedeniyle belirgin bir düşüş göstermiştir.

Son günlerde TV ve sosyal medya platformlarında Türkiye ve Çin arasında konut sahipliği kıyaslaması yapılmaktadır. Türkiye ve Çin gibi farklı ekonomik ve kültürel yapıya sahip ülkelerde konut sahipliği oranları dikkat çekici biçimde farklılık göstermektedir. Türkiye’de yaklaşık %56 olan konut sahipliği oranı ile Çin’de %90’lara ulaşan oran arasındaki farkın nedenleri incelenmektedir. Araştırmalarım sonucu ilginç bilgilere ulaştım. Çin, dünyanın en yüksek nüfusa ve konut sahipliği oranına sahip ülkelerinden biri. 1998 yılında Çin hükümeti, kitlesel kamu kiralama sistemini sonlandırarak, mevcut kamu konutlarını çok düşük fiyatlarla kiracılara sattı (özelleştirdi). Bu reform, milyonlarca aileyi bir gecede ev sahibi yaptı.

Çin’de ev sahibi olmak, evlilik ve aile kurma sürecinde önemli bir kriter olması gibi etkenler var. Bu nedenle gençler ve aileler ev sahibi olmayı bir öncelik olarak görüyorlar ve Çin halkı, gelirlerinin büyük kısmını tasarrufa ayırarak konut alımına yönlendirmektedir.

Çin'in %90'a ulaşan konut sahipliği oranı, Batılı ve gelişmekte olan birçok ülkenin çok üzerindedir ve bu, karmaşık bir politika ve kültür birleşiminin sonucudur.

Türkiye’de son yıllarda konut ihtiyacının karşılanmasına yönelik adımlar atılıyor. Son olarak Sayın Cumhurbaşkanı tarafından açıklanan 500 bin sosyal konut projesi, Türkiye'deki konut sahipliği oranını yükseltme potansiyeli taşıyan en önemli girişimlerden biridir. Ancak konut alacakların talebi, konut kredisi faiz oranlarının %1’in altına düşmesi olarak karşımıza çıkıyor. Umarım hem vatandaşın hem de hükümetin istediği gibi konut sahipliği oranını artıracak adımlar bir an önce atılır.