Türkiye’de siyaset sahnesi her zaman canlı ve hareketli olmuştur. Mitingler, salon toplantıları ve halk buluşmaları, siyasi partilerin seçmenle doğrudan temas kurduğu en önemli araçlardan biridir.

Ancak son yıllarda, özellikle bazı siyasi etkinliklerde boş alanlar ve düşük katılım oranları dikkat çekmeye başlamıştır. Bu durum, hem kamuoyunda hem de medya organlarında tartışma konusu haline gelmiştir.

Siyasi partiler artık mesajlarını sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden daha hızlı ve etkili şekilde yayabilmektedir. Geçmişte sokak ve meydanlarda yapılan siyaset tarzı, yerini sosyal medya uygulamalarında interaktif şekilde yapılan ortamlara bıraksa da halk, kendisini ziyaret eden, salon toplantıları yapan ve bu yolda çaba sarf eden siyasetçileri benimsiyor.

Siyasi partiler için dijital çağda dahi mitingler, siyasi güç için vazgeçilmezliğini korumaktadır. Kongreler ve büyük mitingler, seçim öncesi "kazanma havası" ve moral için en etkili araçtır. Bir liderin coşkulu kalabalıkla görseli, seçmenler üzerinde psikolojik bir etki oluşturur. Salon toplantıları ve il kongreleri, parti teşkilatının ve çekirdek seçmenin sadakatini, motivasyonunu ve organizasyon gücünü test etme imkanı sunar. Medya filtrelemesi olmadan, liderin mesajını duygusal bir yoğunlukla ve birebir temasla seçmene ulaştırmanın en güçlü yoludur.

Siyasetçiler için mitingler ve kongrelerdeki kalabalıklar önemli ama yanıltıcı olabilir. Her ne kadar salonlar veya meydanlar dolsun ya da boş kalsın, sandık sonuçları bu yanılgıya düşenleri şaşırtabilir. Günümüzde siyasetçiler artık çok büyük mitingler yerine sokak toplanmaları, ev ve çarşı ziyaretleri gibi çalışmalara yöneliyorlar. Bu süreçte halk, desteklediği parti kadrolarını yanında görmek istiyor ve milletin konuştuğu dili konuşan, yaşadığı sorunlarına çare olmayı başaran veya çaba gösteren tüm teşkilatlarıyla vatandaşın yanında olabilmeyi başaran siyasi partilerin şansı yüksek olacaktır.

Türkiye’de siyasetçilerin alan ve salonları doldurup dolduramadığı sorusu, tek bir yanıtla geçiştirilemeyecek kadar çok boyutlu. Katılımın düşmesi, sadece siyasi ilgisizlik değil; organizasyon stratejileri, dijitalleşme ve toplumsal dinamiklerle de bağlantılı. Mitingler hâlâ önemli bir gösterge olsa da artık tek başına halk desteğini ölçmek için yeterli değil.