Zaman zaman, özellikle çocukluk yıllarımız düşer aklımıza. O sokakta oynadığımız arkadaşlarımız ve onlarla akşam karanlığına kadar oynanan oyunlar hâlâ bir rüya gibi, öyle değil mi? "Ne zaman büyüdük, zaman nasıl geçti?" diye düşünür, o güzel anılarla hayatımıza devam ederiz.

Yaşı müsait olanlar, zamanın yavaş aktığı, sokakların çocuk sesleriyle dolup taştığı bir dönemi hatırlayacaklardır. Hani teknolojinin henüz hayatımıza hükmetmediği, mahalle kültürünün sıcaklığını koruduğu o yıllarda çocuk olmak; tozlu sokaklardan, misket oyunlarına, komşu teyzelerin sesinden, akşam ezanıyla biten günlerdi.

Peki, çocukların sokaktaki bu binlerce yıllık arkadaşlığını bugün niçin göremiyoruz? Sokaklar bugün niçin sessiz? Hatta bırakın çocukların sokakta bir araya gelmesini, evdeki ebeveynlerin komşularla ilişkisi, mahalle kültürü niçin zayıfladı?

Geçen hafta bir sokakta yakan top oynayan çocukları görünce çok sevindim. Çok şükür çocuklar ellerindeki tablet ve telefonu bırakmış, sokağa çıkmışlardı. Artık sokaktalar, bir aradalar ve olması gereken bir kültürü ve eylemi gerçekleştiriyorlar. Teknoloji büyük nimet elbette ki. Dijital ortamda yeni oyunlar, çocukların ve gençlerin hayatında yeni bir dönem gibi görülebilir ama bu dijital ortam insanları yalnızlaştırdı. Sosyal medyada arkadaş olanlar dışarıda birbirlerine selam vermiyorlar. Önceden böyle miydi? Herkes birbirini tanırdı. Mahalledeki her yetişkin biraz anne, biraz baba gibiydi. Sokakta oynarken gözümüz hep bir balkonun gölgesinde olurdu; "Bir teyze bizi izliyor muydu acaba?" diye düşünürdük. Güven vardı. Kapılar kilitlenmezdi, çocuklar sokakta özgürce oynardı. Oyuncaklarımız çoğu zaman doğaçlamaydı: gazoz kapakları, tahta parçaları, eski lastikler. Misket, saklambaç, istop, yakan top... Her biri bir strateji, bir takım ruhu gerektirirdi. Hele sokak futbolu bitmeyen bir heyecandı. Tüm bu ve daha fazla oyunu bugün evde tutulan veya internet dünyasında oyun bağımlısı olan çocuklara sorsanız maalesef bilmezler.

Bugünün çocukları dijital dünyada büyüyor. Sokaklar sessiz, oyunlar ekranlarda. Belki daha güvenli, belki daha konforlu… ama o eski sokak çocukluğunun sıcaklığı, samimiyeti ve özgürlüğü başka hiçbir yerde yok. Okullarda olmasa çocuklar tamamen dijital dünyada yalnızlaşacak. Bugün teknolojiyle birlikte sokak kültürünü kaybeden ülkelerde, örneğin Japonya'da, arkadaş ve aile kiralama organizasyonları ortaya çıkmış vaziyette. Ne kadar acı! Ayrıca ülkemiz ve gelişmiş diğer ülkelerde psikologlara sıra bulunamıyor. Burada herkese iş düşüyor: Çocuklarımızı okullar dışında da bir araya getirecek, arkadaşlık kuracak ortamlara ulaştırmalıyız. Bazen halı saha, basketbol, voleybol ve diğer sportif turnuva ve organizasyonlarda çocukların ve gençlerin katılımını görüyor, mutlu oluyorum. Umarım bu birlik ve beraberliği artıracak daha nice çalışmalar olur. Çocukluğumuzda sokaklar, bize hayatı en yalın, en gerçek hâliyle öğretmiştir. Keşke "Nerede o eski günler" demek yerine, o günlerin ruhunu bugüne taşıyabilmenin bir yolunu bulabilsek...